hala ve inatla birilerinin, bombanın varlığının dahi tespit edilemediği veya bulunamayan faillerden ötürü sırf o gün orada bulundu diye mısır çarşısı olaylarını üzerine yıkmaya çalıştığı sosyolog. hadi olayı öyküleştirerek anlamaya çalışalım bir. yolda yürümektesiniz. kalabalık bir sokak. bir anda etraf silah sesleri duyuluyor. taaaak!" iki metre önünüzdeki insan yere düşüyor ve ölüyor. görgü tanıkları ıvır zıvır ifadelerde bulunuyor. ve ne oluyor ne bitiyor bir şekilde sizi şüpheli olarak tespit ediyor polis. haydaaaaaa! ben naptım ulan, ne alakam var manyakmısınız diyorsunuz. adamlar yok yok sen yapmışsındır şu tipine bak hele diyorlar. lan ne var tipimde kendi halimde öğrenci adamım diyorsunuz. biz anlamayız arkadaş, gözaltına alınıyorsun diyorlar. tamam ulan nasıl olsa adalet var, anlatırım derdimi, kamera vardır, birileri görmüştür çıkar zaten gerçek ortaya hemen diyorsunuz. hııı hııı diyorlar, sen hangi ülkede yaşadığının farkında değilsin herhalde diyorlar. önce savunma hakkını elinden alıyorlar. adil yargılamaydı, özgürce ifadeydi, adaletti falan bunlar soyut kavramlar arkadaş geçeceksin diyorlar. atıyorlar mı sizi içeriye. tam iki buçuk yıl tutuklu kalıyorsunuz gencecik yaşınızda. dışarıda geçen zamanı içeride tutamadığınızı fark ediyorsunuz ama nafile. alıp başını gidiyor günler. yahu birşey yapmadım ki ben diye isyan ediyorsunuz, birileri size eee madem sen yapmadın kim yaptı o zaman diyor. biz bulamadığımıza, elimize gözümüze bulaştırdığımıza göre sen yaptın bu iş böyle diyorlar. yahu olay yeri belli, adamın öldüğü yer belli, gidin inceleyin parmak izi bulun, delil bulun ne bilim diyorsunuz. en azından benim ellerime bakın barut izi var mı diyorsunuz. yaptık yaptık senle ilgili birşey bulamadık, ama ayarladık birşeyler bulmuş kadar olduk cevabı alıyorsunuz. şok! ne deseniz boş. tabi bu süreçte yargılama devam ediyor. mahkemedekiler en azından mantıklı insanlar. yahu diyor adamın silahla öldürüldüğü bile belli değil üzerinden kurşun dahi çıkmadı ben nasıl hüküm veririm bu adam yaptı bu işi diye. delil yok ey ahali diyor, beraat kararı veriyor. sonra işte o yeraltında ölü yiyiceler gibi bekleyenlerin karanlık elleri giriyor devreye. yok arkadaş o yaptı illa ceza vereceksin diyor. ve bu süreç tam 14 yıldır devam ediyor.
hadi şimdi koyun yerine kendinizi. hayatınızın bir kısmı daima tutuklu. özgürde olsanız kendi vatanınıza dönemiyorsunuz. özgürde olsanız o nefesi içinize çekemiyorsunuz dilediğiniz gibi. ceza hukukunun temel ilkesidir masumiyet karinesi. ve maalesef pınar selek için yıllardır bu husus gözardı edilmektedir. dün pınar selek, bugün mustafa balbay, yarın law will find a way veya diğerleri. birileri sizi hedef tahtasına koydular mı ya canınızı alana kadar vazgeçmiyorlar (bkz: hrant dink) ya da sizi diri diri gömüyorlar hayata.