bir karton adam görüyorsunuz bir geminin üstünde tek başına. suya atlıyor yine tek başına. dibe doğru dalıyor. derinlere gidiyor. hiçkimsenin olmadığı derinliklerde araba görüyor bir tane. resimler görüyor kahraman. iskeletler görüyor. sonra bir ev görüyor suyun en derin yerinde. içeri giriyor kendi eviymiş gibi.
o masanın sandalyesini düzeltip de ittirdiği, o koltuğa oturup da uzandığı anda içinizden bir parça koptuğunu anlıyorsunuz. neler hissetmeniz gerektiğini fark ettiriyor thom yorke un "there was nothing to fear and nothing to doubt" sözleri. içiniz titriyor. sorna yaylılarla piyanonun oyunu ile ışık huzmeleri gökte dans ediyor.
dünya böyle bir şarkı, böyle bir klip görmedi. bir daha göremeyecek de.