bazen bir entry girmek istersin, eksi yağmuruna tutulacağını bilirsin ama yine de içini boşaltmak için girersin ya... işte öyle bir entry gireceğim. okumadan eksiyi basabilirsiniz, bazıları yanlış anlayabilir. ama sözlükte beni gerçekte tanıyan kimse yok. o yüzden hava atma gibi bir amacım olmadığını baştan belirtmek isterim.
benim babam eskişehir'in tanınmış simalarından. maalesef. maalesef diyorum çünkü destek bakımından her ne kadar avantajı olsa da manevi açıdan tam bir kabus. az önce bir şiir dinledim. şiirde, babasını özlediğini ve onunla yaptıklarını anlatıyor. benim böyle bir şansım olmadı. ben babamla yolda giderken herhangi bir lokantaya girip yemek yiyemedim. çok istedim. defalarca sokmak istedim. girmedi. dışarıda eğlenmek istedim küçükken. lunaparka götürmesini istedim, abimle birlikte yolladı. dışarda oturup bi şeyler içmek istedim. en basitinden, bi kahvehanede çay içmek, kahve dünyası'ndan bir türk kahvesi... ama olmadı.
kesinlikle kişiliğim öyle değildir, bu tür konularda içine kapanık birisiyim. anlatmam kimseye. bir gün açıldım babama bu konuda. kafasına dank etmiş olacak ki bir gün seninle yemek yemeye gidelim dedi 2.5-3 yıl önce. gerçekten çok sevindim. okuldan çıktım, ofisine gittim. ama babam bana dedi ki "oğlum benim bir işim çıktı. al şu parayı sen yersin yemek" ulan amına koyım sanki ben karnımı doyurmak için gittim yanına. öyle koydu ki. aldım parayı bir de mal gibi. dökemedim içimdekileri. öyle aklıma geldi buraya dökeyim dedim içimi... buraya kadar okuyanlar mazur görsün.