adettendir her gidenin arkasından bir eylem gerekir. bazen bir metafora, bazen efsaneleşmiş bir şişeye ,bazen bir kadehe, bazen kitaplara, bazen de şarkılara sığınılır. aslında gözden kaçan şudur ; giden henüz gitmek fiilini geçmiş zamanda gerçekleştirmeden, elinizdeki eylemleri şimdiki zamana sığdırmadığımızdan, kalan olmasına izin vermeyişimizin öyküsüdür bütün gidişler.
giden bir efsanedir... çoğu efsane gibi o da yarı mübalağa, çeyrek hayranlık ve bir çeyrek de gerçekliktem oluşur. kaybedilen değerlidir. değer verilen ise kaybedilmeye mahkûm .
yazılan yazılar gidenden çok gidenin sizde bıraktıklarını anlatır aslında. özleminiz yaşadıklarınıza değil yaşayamadıklarınızadır çoğu zaman. bir şey insanın içinde kalmaya görsün. çıkarsanız kanatır, kalsa ağlatır. her giden bir parça alır ömrünüzden derler ya, köküyle yalandır işte o. her giden bir parça bıraktığındandır bütün acınız. ve vakit artık orospu hüznünüzün pezevenkliğini yapmaya beş vardır. yazarsınız, yazarsınız, yaz(am)a... her kelime bir diğerine bağlanırken sadece kendinizin seveceği ve anlayacağı kadar yazarsınız.
hiç bir yazı bilmem ki gideni geri getirsin. kırk tas suyla yıkasanız da her dizeyi bir kırk tasa daha muhtaçtır her harf. sonuza akan nehirlere benzettiğiniz dizeler, denize bile ulaşmayan çaylardır aslında. ne söyleseniz yarım, ne söyleseniz eksik !! hele ki şiir yazıyorsanız ; şiir namussuz, şiir zalım... gelmez acemiliğe, sevmez acemi şairi, namlusu ters dönmüş bir silah gibi vurursunuz da kendinizi damla kanınız akmaz.
bir tesslli cümlesidir ; yol gidenindir !! kalana ne kalırsa kâr kalır ? gidenin ayak sesleri mi ? varsın ayak sesleriyle çınlayan kulağınızın zihninize işleyen titreşimine sokak köpekleri işesin artık...