polis çiçeği. ha böyle rozet gibin görüntüsü var lakin burnunuzu aman ha yaklaştırmayın zira lağım gibi de kokusu var. sonra bakim... he küpe çiçeği ve aslan ağzı da vardır. küçükken küpe çiçeklerini alır anneme takmaya çalışırdım, aslan ağzı çiçeğini de koparır koparır açar-kapatırdım. baktım bir gün kopar kopar sonradan soluyorlar, bu sefer dalındayken açıp kapatmaya başladım. öyle alışmıştım ki hergün periyodik olarak bahçeye gider açar kapardım, açar kapardım. durdurulamıyordum evet..
bir de adlarını bilip görüntülerini seçemediğim çiçekler var. ne bileyim yani adlarını seviyorum ben bunların. mesela akşam sefası; böyle sefa falan deyince güzel şeyler şekilleniyor beynimde. meselaa.. cam güzeli, insanmış gibi algılıyorum. her sabah camdan bakıp beni işe yollarken ordan el sallayıp gülen bir eş cisimleniyor hayalimde birdenbire.. her neyse konu iyi yerlere gitmiyor.
bu arada bir de erguvan var erguvan. severim onu da. şimdi bir de lavanta diyeceğim ama afedersin b*ku çıktı yani o çiçeğin de. sabuna koydular, şampuana koydular, tuvalet temizleyicisine koydular, yer temizleyicisine koydular.. koydular da koydular.. ta bilmemneresine koydular bi işin. çıka çıka cırk da kalmadı çiçekte.