ekonomik ve kültürel yönü göz ardı edilmemesi gereken gerçek. türkiye giderek islami bir rejime kayıyor fakat diğer yandan da fakirleşiyor. türkiye fakirleşirken, ülkenin islami rejime bürünmesinden ötürü oluşan islamcı iktidar destekli islami burjuva zenginleşiyor, serbest piyasa ekonomisi ortamında gerek yurt içi gerek yurt dışı yatırımlarla sermayesini artırıyor ve tekelleşme başlıyor. sermaye belirli çevrelerde toplanıyor. işte o yüzden islamcılar serbest piyasa ekonomisi ve abd'nin nato'nun denetimindeki bu kapitalist sisteme teslim olmuş durumdadır.
türkiye'nin islamileşmesi, türk milleti'nin sosyal adalet, sendikalaşma, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve sosyal devlet gibi evrensel değerlerden uzaklaşmasının önünü açıyor. kısır bir döngünün içine giriliyor. aynı suudi arabistan'daki suud ailesi gibi türkiye'de de devletin tepesindeki islami burjuvazi abd, israil, avrupa birliği gibi kurumlarla her türlü iş ilişkileri, ticari alış verişi vb geliştirirken halk içine kapanıyor, sabah işe giden akşam işten gelen, sistemin askerleri olarak ortaya çıkıyor. elbette dini istismar sayesinde islami burjuvazi halk desteğini kaybetmiyor.
türkiye'nin islamileşmesi sadece dini bir sorun değildir.