yazarların, kahramanlarına, kendilerine soru soruyormuş gibi yaparak okuyucuyu bir taraftan düşünmeye yöneltme ama diğer taraftan da hikayelerine dahil etme çabaları, sıklıkla denenen ve çoğunlukla da başarıya ulaşılan bir yöntemdir. ancak bu hikayede ciddi bir doz aşımı var.
öncelikle, seçilen ve sorun olarak ele alınan konu oldukça girift. içinden çıkılabilmesi, sorulan sorulara kolaylıkla 'doğrusu şudur-yanlışı budur' denilebilmesi mümkün değil. bu bağlamda, okuyucunun okuma hızıyla, ardı-arkası kesilmeyen bu tür güç sorulara yanıtlar üretip hikayeye dahil olabilmesi pek mümkün olmaz.
daha önce yaptığım başka bir eleştirimde de değindiğim gibi bu tür durumlarda okuyucu, hikayenin gerisinde kalır. okur fakat aklı bir önceki cümlede kaldığından sonrakini algılayamaz ve tekrar okumak zorunda kalır. bu tekrarlar, haddinden fazla tekrarlanırsa da canı sıkılıp hikayeden kopu-verir. yapılan basit bir kurgulama hatası yüzünden güzelim hikaye heder olur-gider.
konusunun değişik ve pek de alışılmadık türden olması ona ilgiyi artırıyor.chua, genel itibarı ile çok başarılı bir hikaye olmuş ve üzerinde biraz daha titizlikle çalışılsa, bu tür hikayeler yazan profesyonel bir yazarın kitabında eminim hiç de sırıtmayacak genel niteliklere sahip.