kar gezisi denildi bir kış günü, yaygara koptu okulda, olay oldu.. lakin kar neydi, bir çoğumuz onu dahi bilmiyorduk. kitaplardan, televizyondan gördüğümüz kadarıyla bilebilirdik sadece.. herkes şaşkın ama mutlu, ne yapacağını bilmez ama çok mutlu.. zil çaldı, sınıflara doluşuldu. hocalar onayladı, kar vardı.. kar için düzenlenen bir gezi.. çocukluktu o anlık düşünememiştim, sonra birden aklıma geldi.. mutluluğun zirvesinden can sıkıntısının yedi kat dibine düştüm.. samet vardı nasıl unutabildim ben? öğretmenim samet dedim peki? o gelemez lemmy k dedi, kısık bi sesle.. ama öğretmenim?
olmaz dedi..
samet baktı bana, gülümsedi.
merak etme sensiz gitmem dedim..
git dedi, lütfen git. hem resimler çeker bana getirirsin..
ama?
git..
1 hafta içinde herşey organize edildi, otobüsler kiralandı, öğrenciler sırayla araçlara bindirildi..
ama o yoktu, gelmedi..
ben ise yarı mutlu, yarı mutsuz.. duruma fazla kırgın, kendime az kızgın binebildim otobüse..
yaklaşık 1 saatlik bir otobüs yolculuğunun sonunda tırmanış sona ermişti..
otobüsten inildi, her yer bembeyazdı. evet kardı bu! açlıktan ölmek üzereydik her birimiz, ama ruhumuz doyuyordu ya! açlık kimin umurundaydı?
saatlerce oynamıştık karda, onlarca öğrenci.. birbirini tanıyan, tanımayan herkes.. hocalar dahil.. ben ise arkadaşımın abisinden ödünç aldığım fotoğraf makinesiyle resim çekmeye çalışıyordum..
lakin başaramamıştım..
zehra öğretmenim!! fotoğraf çekmem lazım bir sürü, samet istedi!
peki dedi.
sevindim..
biraz uğraştı önce, sonra bir öğretmen arkadaşını daha çağırdı..
kargaşa oluştu, münakaşa oldu..
anlamıştım, bir terslik vardı.
çağırdılar beni, lemmy k resim çekemezsin bununla!!
ama, ama bile demek çok zorken neden diyebildim kısık bir sesle..
film yok ki bunun içinde, resim çekemeyiz..
ayağımın altındaki karlar birden erimişti, her yer çorak, kurak ve iğrençleşmişti birden ..
ama!! dedi zehra öğretmenim; resim çekemiyorsan, karın kendisini götür sen de!
harika bi fikirdi bu, bir anlık sevinçle öpmeye çalıştım kısacık boyumla öğretmenimi..
boyum yetmedi..
ama o anladı, öptü beni öğretmenim.
akşama doğruydu, güneş batmak üzereydi.. herkes otobüslere bindi tekrar..
ben ise bulduğum, bulabildiğim bir kabın içine bir sürü kar doldurmuştum.. samete götürecektim!
otobüste herkes söylenen şarkılara alkışlarla eşlik ederken, ben alkışlayamıyordum.. ellerim doluydu, elimde kar vardı.. elimde samet'in mutluluğu..
otobüsler okulun önüne gelmişti..
indim hemen, elimde kar, cebimde fotoğraf makinesi.. ben koşuyorum, üstüm başım ıslak..
varmıştım, samet'in evinin kapısının önündeydim.. zile dirseğimle bastım.. annesi açtı, nihal teyze..
- lemmy k ne o elindeki? hayrola ne bu telaş?
+ samet nerde? diyebildim sadece.
- salonda dedi.
koştum içeri ayakkabılarım ayaklarımda..
beni gördü samet, sevindi.
resim dedi? samet..
çekemedim, özür dilerim dedim..
olsun dedi, üzülerek.. ama hayal kırıklığını belirtmemeye çalışarak.
ben de, ama!! dedim..
gözleri açıldı tekrar, resmi getiremedim ama karın kendisini getirdim dedim büyük bir sevinçle..
mutluluktan uçuyordu samet, elimdeki kabın kapağını açtım, kar yoktu!! su olmuştu bütün kar ..
yıkılmıştım, yıkılmıştık. tam kapağını kapatacakken su dolu kabın, bir kristalı farketti nihal teyze.. kapakta duruyordu.. bak samet! dedi annesi kar bu işte.. samet dokunmak istedi kristale, dokundu bir süre kar'a.. ama hemen erimişti parmaklarında son kar tanesi.. yine de mutluydu çok..kar'a dokunmuştu, ıslaklığını hissetmişti artık.. mutluluktan bana ve annesine sarılmak için birden yeltendi ayağa kalkmak için, o tekerlekli sandalyesinden..