Ayrılanların ulaşamayacağı yerlerde saklanmalı aşk. Saklanmalı ki acıtmasın canı.
Ciddi bir bağımlılıktan kurtulmaya çalışanlar gibidir ayrılanlar. Her dakika elinin altındayken bağımlı olduğu, kolay kolay bırakamaz. Öyle azaltılarak bırakılacak bir şey değildir yani. Bıçak gibi, kesip atmalı tüm hayatından; birden bire! Kesmekte yetmez hem, dağlamalı da kanayan yerleri. Zaman değil ilaç olan, acele etmektir. Ne kadar çabuk dönülürse zarardan o kadar yeğdir. Birden kesmeli, kana aldırmadan!
Bir sabah uyanmalıyız ve yok olmuş olmalı aşk. Odadaki eşyalar gitmiş, en saçma kitapların arasında en saçma sapan kelimeler sırf onun adı olduğu için çizilmemiş olmalıdır mesela. Evden dışarı çıktığınızda sizi birlikte gören bütün esnaf gitmiş, yerlerine yenisi gelmiş olmalıdır. Tanımamalıdır hiç kimse "sizi". Kişi yeniden "bir" olmalıdır.
Acıtmalıdır ve acının yaşattığı şokla silinsin tüm hafıza. Silinmelidir ki ayrılıklar uykulardan vazgeçirmesin. Gece olduğunda sığınılan yer olsun yatak. Her şey unutulmalıdır ki; başını onun göğsünden kaldırıp yastığa koyduğunda yabancılık hissetmeyesin ve onun kolları değil yorgan örtüldüğünde üstüne ısınmayı başarabilesin.
Yoksunluğuyla yanıp tutuştuğunuz kişi etrafınızda olmamalıdır kriz anlarında. Göstermemelidir kendini, duyurmamalıdır sesini. Duymayasınız ki üşümeyesiniz yine beklenen ama gelmeyen sözlerin kışında. Huzur lazımdır artık size. Eskilerden, tanıdık, o'ndan öncelere ait bir kayıt.
Bir anı... Mesela, ananenizin evinde radyo dinlediğiniz gün gelebilmeli aklınıza. Hem de eğlenceli bir şarkı. Çocukluğa uygun. Yonca Evcimik nasıl?
Huzuru ve boşluğu hissettiğiniz anlara geri dönebilmelisiniz. Bir nevi anestezi... Uyuşturmalısınız beyni. Uyuşsun ki suyun üstünde sırtüstü durur gibi dalga dalga salınsın etrafta.
Ulaşamayacağınız bir yerde olmalı aşk. Değil öyle telefonun bir ucunda...
Bu bağımlılığı bırakmak için birden kesip atmalı ne varsa o'na ait. Çekilip gitmeli göz önünden. Sormamalı hal hatır, dolanmamalı ayakaltında.
Sonra bir sabah uyanmalıyız ve yok olmuş olmalı aşk. Odadaki eşyalar gitmiş, en saçma kitapların arasında en saçma sapan kelimeler sırf onun adı olduğu için çizilmemiş olmalıdır mesela. Ve yaz gelmeli, çaylar içilmeli yeniden deniz kenarında. Kulağında kulaklık, sakin sakin çalan hafif bir müzik olmalı ve okumayı bitirip kapatmalısın bu şehre yazılmış romanın son sayfasını da...
ilk sözcük ürkek bir merhabaydı, son söz kararlı bir elveda...