Kemalist rejim, üniter ulus-devletçi misyonunun gereği olarak, içerde ırkçı-asimilasyoncu bir politika uygulamış, Kürtlerin direnişine devlet baskısı, idam ve katliamlarla cevap vermiştir. Zaten bu ideolojinin temelinde, Anadoludaki Ermeni ve Rum halklarını yok eden ittihat Terakki ulusal katliamcılığı yatmaktadır. Kemalistler bu politikayı aynen devralmış ve sürdürmüşlerdir. 1940lı yıllarda varlık vergisi aracılığıyla azınlıklara uygulanan cezalandırma ve zorla çalıştırma politikası bunun en açık kanıtıdır. Bugün Türkiye Cumhuriyetinin Ermeni katliamını inkârının en büyük nedeni de devraldığı bu katliamcı mirastır.
Kemalist ideoloji, inkılapçı değil, tipik muhafazakâr bir ideolojidir. Kendi devletini ve ideolojik hegemonyasını kurduktan sonraki tüm çabaları, hayatı dondurmak ve değişim yolundaki her gelişmeyi engellemek yolunda olmuştur. Kemalistlerin inkılap dedikleri, kendi karşıdevrimci hegemonyalarını, tüm iktidarlar gibi, bir yandan baskı, diğer yandan rıza yoluyla sağlama almak için girişimde bulunmaktır. Bu ne pahasına olursa olsun yönetimde olmak hırsı, kemalizmi aynı faşizm ve nazism gibi gerçek değil ama yandan çarklı ideolojiler sınıfına sokar.