söykü dergisi sayı 2 fare

entry52 galeri video1
    38.
  1. - asla bitmeyen kabus;

    yazarların, gerçek-dışılıklarla dolu hikayelerini bir rüya klişesi içerisinde okuyucuya sunma zorunluluğu hissetmelerine doğrusu pek sıcak bakmıyorum. yani, insanın uyanıkken kabuslar görmesi mümkün değil midir? hele ki bu insan, psikolojik sıkıntı ve bunalımlar sonucu zaten yaşamdan kopmuş ve kendi iç dünyasında bizzat kendisi ile amansız bir savaşa tutuşmuşken.

    okuyucuyu şaşırtmak, heyecanlandırmak, üzmek, sevindirmek, ağlatmak, güldürmek yazara inanılmaz bir haz verir-vermelidir. düşünsenize, sizin gibi etten-kemikten, düşünen-hisseden bir varlığı, kaleminizin gücü sayesinde kolundan tutmuş hikayeniz içerisine hapsetmişsiniz. kurguladığınız ortam içerisinde yaşıyor, nefes alıyor ve tümüyle sizin yarattığınız hikaye kahramanlarınızla tanışmayı, onlar etrafında gelişecek olayları takip etmeyi sabırsızlık ve heyecanla bekliyor.

    bu durumda yapmanız gereken tek şey var; tüm birikimiz ve yeteneğinizi kullanıp onu o ortamda tutmayı ve geldiğine pişman etmeden vermek istediklerinizi vermeyi başarmaktır.

    bunun için ilk kural ise hikayenizin iyi bir omurgaya sahip olması. yani okuyucuyu, yapısal kurgunuzu çözme zahmetine sokmadan bizzat hikayenin kendisine ve kahramanlarına odaklamayı başarmanızdır.

    okuyucu, az önce yarattığınız ortama neden getirilmiş olduğunu henüz çözme çabasında iken aniden bam-başka bir ortama sürüklenmeye çalışılırsa hikayenin gerisinde kalır. yani o, yeni bir paragrafı okurken aklı bir önceki paragrafta verilmek isteneni alma çabasını sürdürmektedir. bu hiç de istenmeyen bir durum olup okuyucuyu, okuduğu paragrafları tekrar tekrar okuma zahmetine sokar ki hikayenizin aynı mihvalde devam etmesi durumunda kendisini bir salak gibi hissetmeye başlayıp ortamı terk etmesiyle sonuçlanır. siz de kahramanlarınız ve vermek istediklerinizi verememiş olmanın hayal kırıklığı ile baş-başa kalıverirsiniz.

    'kül tablasındaki fare', 'iyilik yaptığım için beni değil sevgilimi yiyen fare', 'denizdeki fare', sahi, nerede ki bu fare? hikaye bitti ama benim aklım hala o farede! çünkü hikayenin en güçlü ve ilk kahramanı olarak tanıtılmıştı o fare.

    bu kalemden çok güzel hikayeler çıkacak eminim! kim bilir, belki de bunun için bu kadar uzun durdum üzerinde. tadına doyulmaz helvaları yemek için aşçı var, yağ var, şeker var, irmik var. şimdi bir tencere bir de ocak lazım pişirmeye.
    0 ...