Dilin öneminden bahsederken derinlemesine düşünmek gerekiyor. Zira dil salt düşüncelerimizi, isteklerimizi ya da iletişimimizi sağlayan etken değildir. Dil aynı zamanda kişinin duygu dağarcığını, bilgi birikimini de büyük ölçüde şekillendiren 'güç' tür. Tarihinde hiç bir savaşa tanık olmamış, darbe kültürünü görmemiş yahut ötekileştir(il)me hissiyatı beslememiş bir kabilenin dilinde bu olguları tanımlayacak kelime de bulamayız. Bir konuşma dilinde ötekileştirme tasfir edilemiyorsa o dili konuşanların bu duyguyu daha önce tecrübe etmediği yüksek ihtimallidir. işin üzücü tarafı bu tecrübeyi yaşamamış millet yoktur dünyada belkide bir kaç kabile dışında. Her millette şiddeti, nefreti, savaşı tanımlayacak kelimeler vardır ama bazı milletlerin dilinde daha da fazladır, bu da bir gerçek. Dilin insan üzerindeki etkisi bununla da sınırlı değil dahası mı? Bir kişi yalnızca arapça dilini konuşabiliyorsa o kişi muhakkak konuşmuştur tanrıyı bir yerde bir mevzuda. Zira arapça din ile çok ilişkili bir dildir. Latince konuşan bir kişide felsefeye, bilime diğer dilleri konuşan birine göre daha fazla hakimdir diyebiliriz. Ve kürtçe konuşan biride çok şeyden mahrumdur. Zira kişi anasından öğrendiği birkaç kelimeyle bitirir hayatını. (kürtçe nin bir kaç kelimeden ibaret olduğunu ima etmek değil niyetim. Ayrıca çokça kürtçe kelimeden mahrum bırakılmıştır bir kürt) kuşkusuz dil için söylenebilecek sayısız kelime vardır çünkü dil insanı şekillendiren büyük bir güçtür.