empati

entry373 galeri video2
    132.
  1. Antipatik Empatik adlı yazıma konu olan kavramdır. Empatik empati sahibi olan insana denir bu arada. Yazı şöyle:

    Hikaye bu ya kadının biri hamamda yıkanırken avaz avaz bağıran bir güruh içeriye dalmış. Yaşlı gözlerle bizim kadına bakarken içlerinden seçtikleri biri şunları söylemiş: “Hanım demin haber geldi, kocan dağda donarak hayata gözlerini yummuş. Başın sağ olsun.” Kadın gayet vakur bir tavırla sıcacık hamamda su dökünürken şu cevabı vermiş: “Bu sıcakta donan koca bana lazım değil.” Bu yazımın konusu da işte bu hikâyenin ana fikri olacak. Yani empati kurmak daha doğrusu kuramamak.



    Empati, bir kişinin kendi ruh dünyasından sıyrılarak başkasının ruh âlemine dalabilme yeteneği olarak nitelendirilebilir. Eğer bu işte çok mahirse ve artık onun dünyasında, kontrolü ele geçirebiliyorsa da bu kişi empat olarak adlandırılır. Ben ise yazımda empat kavramını empati kurabilen kişiler için kullanacağım şimdiden belirteyim.



    Size sorsam en son ne zaman empati kurdunuz diye herhalde bir düşünce kaplar beyninizi. Ne zamandı, ne zamandı diye. Bunun tek bir sebebi var işte empati eksikliği. Biz zaten ulus olarak empati kurmakta zorlanırız. Çünkü kendimize o kadar aşığız ki karşımızdakinin ne düşündüğü ve hissettiği çoğu zaman bizim için önemli olmaz. Biz kendi fikirlerimizin çekirdeğini oluşturduğu yalan dünyamızın ekseni etrafında döne dururken, ben de acaba empati yapsak çevremizde ne olur konusuna giriş yapayım.



    Hepimizin olabileceği gibi benim de bir yeğenim var. ilkokul beşinci sınıf öğrencisi ateş gibi bir çocuktur. Onun nezdinde diğer çocukları değerlendirmek gerekirse gerçekten onlara kızmak çok ama çok kolay. Mesela beraber matematik çözersiniz onunla ve karşınızda sizin çok ama çok rahat bilebileceğiniz bir soruyu bilemeyen bir kişi var. Hemen ne dersiniz? “Salak çocuk sen bu kadar basit bir soruyu dahi nasıl bilemezsin?” (Ben hiç demedim abla yanlış anlaşılmasın :D) Ama bunu söyledikten sonra bir durup düşünseniz yıllarca sizin aynı konuyu tekrar tekrar gördüğünüzü ve o konu ile ilgili muazzam bir bilgi birikiminiz olduğunu görürsünüz. Karşınızdaki yavru belki o konuyu ilk kez görmüştür, belki de ikinci kez bir önemi yok. Sadece o konuya hâkim değildir ve sizin gibi düşünememektedir. Bunları anladığınız an ise gerçekten ortada salakça bir şey varsa; onu, sizin o çocuğa kızarak yaptığınızı anlarsınız. Hadi ebeveynler hep böyle diyelim çocuğunun yerine asla kendini koymayan ve o yaşlarda altını ıslattığını unutan cinsten. Peki ya bizler? Of şu kıza bak be bilmem ne diye çevrilen muhabbetlerde acaba kaç kişi düşünüyor karşıdaki insanın bir babası, bir annesi veya kardeşleri olabileceğini. Kendimizi onun babasının yerine koyup laf atabilir miydik acaba? Ya da bir öğrenci öğretmenine hakaret ederken hiç kendini onun çocuklarının yerine koyar mı? Veya elini açmış boynu bükük bir halde köşeye kıvrılmış olan o dilenci amcanın yerine… Koymaz çünkü koysa yapmaz. Empati işte bu kadar güçlü bir silahtır.



    Aslında bir toplumda barış ve huzur sağlanmak isteniyorsa bence ilk iş olarak çekirdekten bütün yeni nesillere karşısındakini anlama yeteneği öğretilmeli. Yani ilk mesleklerinin dışında iyi de birer empat olmaları sağlanmalı. O zaman işte hırsızlık yapıyorum ama ya bu kişi, tecavüz edemem ki çünkü, yalan söylememeliyim ben istemezdim, onu öldüremem ya ailesi ve sevenleri söz gruplarını cümlelerinin başına getirebileceklerdir. Benim hesaplarıma göre yaklaşık yüz yıl sonra şu an Dünya’da yaşayan insanların hiçbiri yaşayamayacak. Bir yüz yıl sabretsek de gelecek nesillere miras olarak empati kurmayı mı bıraksak acaba? Empati kurmayı öğretmek bir ideoloji olmadığı için de tepki çekmeyeceğini varsayarak bunları rahatlıkla söyleyebiliyorum.



    Uzun lafı kısası anlaşılmak istiyorsak önce anlamayı öğreneceğiz. Allah herkese empati kurabilme becerisini ve sabrını versin. Sabır diyorum kolay da değildir aslında.
    0 ...