söykü dergisi sayı 2 fare

entry52 galeri video1
    27.
  1. bu hafta öykülerle ilgili değil de ilk sayıdan bu yana dile getirilen eleştirilerle ilgili dolayısıyla söykü olayını da kapsayan genel fikirlerimi, eleştirilerimi yazmaya karar verdim.

    baştan şunu söyliyim bu sözlükte kimseyi tanımıyorum. her gün mesaj attığım, düzenli seviştiğim kimse yok. haftaya sözlük kapansa "keşke yazdıklarımı alsaydım" dışında aklıma bişey gelmez.
    basit bi siyasi tartışmaya bile girmedim burlarda eğer sözlük selebritilerinin tepişmesiyse bu, ona da salça olacak değilim.

    kendi meşrebimce yazılmış nalına mıhına bir yazıdır ve muhtemelen hoşa gitmeyecek veya sallamaya değmeyecek fikirler içerir.
    yazının dili biraz savruk gelebilir kimseyi üzmemelidir. bu dil sadece benim kabalığımın ifadesidir.

    öncelikle söykünün hayata geçmiş olması iyi olmuştur.(nokta)

    yok efendim aslında başkasının fikriydi de, yok efendim böyle mi olurmuşda falan. geçiniz. iyi olmuştur.
    dünyada milyarlarca hayata geçmeyen, hatta bi çoğu o fikri taşıyan beyinlerle birlikte mezara girmiş süper fikir var/vardı. düşünceyi küçümsemiyorum ama önemli olan icraattır.
    bu sebeple experimental'in hakkını teslim etmek gerekiyor. eline sağlık.

    bazı eleştiriler var; eleştiri mi yoksa merd-i kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler hesabı komplekslerin dışa vurumu mu pek bilemedim. bilemediğimden onları da geçiyorum.

    ve bence asıl konuşulması gereken, iyi niyetle kompleksiz konuşulması gereken konu; söykü daha iyi olabilir mi ve bu anlamda yapılan eleştirilerde haklılık payı var mı?
    tabi ki var.

    öncelikle bence de bir yada iki kişinin yönetemeyeceği yada yönetmemesi gereken bi oluşum bu.
    en basitinden konuyu ele alsak bile 50 60 öykü gelecek ve salim kafayla bunları experimental okuyup iyi olmuş, daha iyi olabilir vs diye kendince tasnif edecek. bu maddi olarak çok mümkün değil.
    ben bu tip yazıları okumayı seven biri olduğum halde iki tane "bence kötü" öykü okuyunca üçüncüyü okumak beni kasıyor. 60 öyküyü iyi bi performansla okumak mümkün değil. bu işin maddi yanı. beyin fosfat korelasyonu.

    eleştirilere katıldığım bir diğer nokta da şu. bir kişinin beğenisi objektif olmayı ne kadar zorlarsa zorlasın her öyküye eşit şans tanımaz.

    neticede bu ülkede esra erol un romanı 15 baskı yapıyor yada elif şafak ın demek ki onu okuyan birileri var ve o dili, o hikaye tarzını vs vs seviyor.
    ayrıca bu ülkede yaşar kemal okuyan adam da var. william faulkner okuyan da. bu insanlar bu sözlükteler.

    örneğin benim beğenime kalsa dört bilemedin beş öykü anca girer bu dergiye ama benim beğendiklerime de "bunlar ne amk dalga mı geçiyon" diyenler olabilir. bu sebeple öykü seçiminde adil olunması için 5 kişilik seçici grubu bence de doğru olan.

    bu seçici grubunun olması dergiye alınmamış öykülerin yazarlarını da küstürmez ayrıca experimental ve dergi "haklı" bir eleştiriden de kurtulmuş olur.

    kukla'nın yazdığı eleştiri içerisinde uygulaması imkansız gibi de olsa yazarlara yazdıklarıyla ilgili geri dönüşlerin yapılması fikri bence harika. ben kasan bi tipim, öyle bi saatte yazamam hiçbir şeyi. iki hafta düşünüp bişi yazıyosun ama bi iki kişi okuyo yada okumuyo ve hakkında hiç bişi duymadan yazdıklarını sözlüğe gömüyosun. keşke olabilse ama inanılmaz zor bence.

    bunların dışında,

    19 öykü yayınlanıyor. iki öykü okuyorum kötüyse devam edemiyorum. kafadan bir gün ara veriyorum. aa ertesi gün bi de bakıyorum bi başkası süper yazmış. öyküler arasındaki kalibre farkı o kadar yüksek ki kötüsüne denk gelen "abi dergi mergi değil tırt" der okuyamaz daha fazla.
    bence 10 öykü ile sınırlı olmalı ve katılanlar kasmalılar. o 10 öykü içine girebilmek için daha iyi yazmak için kasmalılar.
    böylece söykü yazmayı sevenler için daha iyi yazabilmek adına bi itici güç oluşturabilir.
    içinizde bir kişi bile ben kasmadan hepsini okuyorum diyorsa böyle kalsın. ama beni kasıyo.
    5-6 kişilik seçici grubu olmadan 10 öykü seçersek yeminle bu söykü olayı karakolda biter.
    experimental i facebooktan bıçaklarlar. bak dürtmek demiyorum.

    eğer illa 15-20 öykü alınacaksa söyküye ki bununda gerekliliğine katılıyorum. daha çok yazarın öyküsü yayınlanır güzel olur. o zamanda seçici kurul kendince ilk 5 öyküyü önerir ki daha keyifli bi okuma sağlanabilsin.

    konu seçimi. ilk hafta çocuk parkıydı neticede bi mekan, çok sorun olmadı. kimisi yaşlı oldu kimi çocuk gözüyle baktı kıvırdı öyküyü.

    sonra fare. abi fare için ne yazcam diye duvarlara öyle bi bakıyodum ki gören herif yan dairedeki kızları şifresiz izliyo sanır.
    neticede fare de bi canlıdır. bi şekilde hayata dahil ediliyo işte bazı yazarlarımız bu yaştan sonra fare falan oluyo. bi empati bi duygu durum muhasebesi.

    son olarak da daktilo. eyvallah. bi şey demiyorum yazan her türlü yazar.
    ama yazarlarımız da dergi de başlangıç aşamasında gibi. daha geniş meydanlarda, daha serin düzlüklerde sekmeleri gerekir ki daha güzel işler çıkabilsin. kendi ayağına ateş etmesin dergi.
    ben hayatımda daktilo tuşuna dokunmadım mesela.
    ee evet, fareye de dokunmadım tamam.
    hatta eşek de .ikmedim ama neye benzediğini biliyorum.
    bence kolaydan başlanmalı biraz.
    14 gün sonra bak gör önümüzdeki sayı öykülerde hep bi ihtiyar adam daktilosu, anılarda daktilolar. daktilosuyla yola çıkmış manyak manyak tipler ne ararsan olacak. daktilo olan adam olacak. üzülüyorum tabi.

    ben yazarların "benim öyküm bundan iyi" tesbitlerine de katılıyorum. ilk sayıda da aslında bu tepkiler bence vardı ama ilk diye kimse üstüne gitmedi. bi iki öykü vardı 60 öykü içinden çıka çıka bu mu çıkmış dedim kendimce. ama şunu da unutmayalım sadece sizin değil herkesin öyküsü kendine göre bu dergiye girer.
    bu sorun gün geçtikçe büyür ve belki çok iyi yazarlar bu olaya küsebilir.

    benim fikrim 3. sayıda experimental başlangıçta bahsedilen o 9 10 yazardan 5 6 tanesiyle seçici kurul uygulamasına başlamalıdır.

    bir arkadaş da yazmış hep aynı yazarların öyküleri yayınlanıyo, kankaları falan heralde diye.
    kimler için diyosun bilmiyorum. her iki sayıda da hikayem yayınlandığı için o sözlerin muhatabı oldum malesef ama tanımam etmem experimental nickli arkadaşı.

    experimental'in öyküsü iyi mi değil mi tartışması saçma. indirgemeciliğe gerek yok.
    0 ...