tam olarak bir kalıba sokulamayan kelimedir. bu yüzdendir ki sanatın tanımı şudur'a da indirgeyemezsiniz onu.
yeri gelir bir ressamın duygularını dışa vurma dürtüsüyle duvara çizdiği derin çizgiler bir sanat olabilmektedir. sanat dediğimiz şey aslına bakarsanız ortaya koyduğumuz eserin doğaya yakınsamasıdır.
çünkü doğayı mutlak estetik olarak varsayarsak amacımız onu resmetmek, tanımlayabilme dürtüsü olmalıdır ki yaptığımız şeyin bir değeri olsun. işte bu yüzdendir ki sanat dediğimiz şey içimizdeki dürtülerin dışa yansımasıdır. bu yansıma ne kadar hisettiğimiz duyguya yakın olursa, yani o duyguyu ne denli hissettirebiliyorsak, o denli başarılıyız demektir.
sanat kavramı da bir çok şey gibi modern toplumların modern olmayan anlayışları içerisinde içi boşaltılmış ticari bir hal almıştır. endüstriyel kaygılar ve bu işin para etmesi sanatı ruhundan uzaklaştırıp, maddelere, kalıplara hapsetmiştir.
malesef türkiye'de de bu böyledir. haketmeyen onca insana ve esere şaklaban yerine yapıştırılan etiket olmuştur sanat ne yazık ki.
umarım bu deli düzen değişir de, sanat sahipleri tarafından hakettiği değerlerde icra edilir.