bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu diye başlıyormuşum. ama gerçekten de acayip yağmur yağıyordu. okulda pek konuştuğum insan yok. mesele tenezzül etmek de değil aslında da ben de ne olduğunu bilmiyorum. belki de öyle ama ben kimim ki diye soracağım da! bazı tiplerin yanında ben baya bir şeyim. siz tahmin edin işte az çok o tipleri.
öğle arasında tek başına yemekhane yoluna gitmeye koyuldum. 3 senelik üniversite hayatımda belki de bu 20. gidişimdir. neyse boş bir masa buldum ama bomboş. sonra karşımdaki sandalye de boştu.
karşıdaki sandalyeye bakarak içimden bir şeyler geçirdim. karşımda yüzünü görmediğim şahsı muhteremin bana kalite bir espri yapıp ona gülümsediğimi hayal ettim.
yediğimiz yemek hakkında konuştuk tuzsuz dedim içimden tuzsuz işte ama daha iyisini arıyorsam evimde yaparım dedim. 2 dakika izin verin de dramatizasyon yapıyım beyler!
içim acıdı lan uzun zamandan sonra. harbiden yalnız olduğumu hissettim. yaptığım şeyde gerçekçiydim. çok rolcüyümdür ben.
işin kötüsü bunu komik bir şekilde messengerda arkadaşa anlatmak yerine olduğu gibi anneme yazdım. yanlışlıkla oldu tabi. bir üzüldü bir üzüldü. zaten benim annemse eğer hep benim yüzümden üzülüyor. çok tersliyorum lan kadını. yalnızlığın acısını mı çıkartıyorum ne! kafama tüküreceğim şimdi tam kafamın ortasına.