--spoiler--
daha ilk sahnede adam gelen telefonda aramayı reddediyor ve sanki aramayı kabul etmiş gibi 2 saniye sonra konuşmaya başlıyor.
şule'nin göründüğü ilk sahnede saçları mavi değil, önce yine boyamış zannettim ama, dışarı çıkınca saçlarının yine mavi olduğu anlaşılıyor.(burası belki ışıktan öyledir dedim ama o kadar inceledim, diğer sahnelerle kıyasladım saçı mavi gözükmüyor bu sahnede.)
savaş'la şule'nin kahveleri içip kalkarken şule'nin çantayı aldığı sahnede de şöyle bişey var: çantayı önce sağına alıyor, ikinci açıda çanta solda gözüküyor, çıkarken tekrar sağda gözüküyor.
tüm bunlar dışında misafir oyuncular hala göze batıyor yakışmıyor kalitesine. maksat diziyi kötülemek değil, aksine sevdiğimizden, kalitesine yakışmadığından söylüyoruz yani.
bu olumsuzları geçersek akbaba-hayalet, behzat ç-harun muhabbetlerinden sonra aziz abi ve torununun muhabbetleri de bu sezonun ekstra güzel şeylerinden biri oldu. ahmet uğurlu'nun zaten hastasıyız, bir de torunuyla muhabbetlerinde daha da seviyoruz.
bir de yeni gelen gazeteci pek sevilmemiş galiba, ama ben sevdim arkadaşı, umarım uzun soluklu olur. ha tabi inşallah onu hayalet'e yapmaya çalışmazlar. ılgın'ı çok sevdik, hayalet'in aşık olduğu sahnede biz de aşık olduk. yakışmaz yani.