eleştiriyi bir feodal kültür eleştirisi olarak algıladığımızda bile bugünün o küresel kapitalizm gerçekliğinin kent insanını tek bir potada; tüketim kültürü manyaklığında eritip homojenleştirmesi bağlamında kentlere nazaran bu olgudan daha yalıtık bir toplumsal, bütüncül form çizen ve kentin duygusuz, soğuk, ivedi ilişkilerinin içinde daha fazla bir toplumsal ve insani öze ait değerler bulabileceğimiz yerler olarak köyler kentlere oranla daha saf ve özgün orijinal bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır.
tüm bu olgular içinde, cahilce tüketim kültürü argümanlarıyla kırsala saldırma arsızlığı, o küresel tüketim içinde ki aynılaşmanın zihinsel olarak ta insanlığı nasıl bir sefalete sürüklediğinin örneğidir.