şimdii, pepee dediğimiz zat-ı muhterem oldukça ilginç bir çocuk.
yiğenim oldukça talihsiz bir tesadüf sonucu pepee ye maruz kaldı ve nadirende olsa zaman zaman bizde onun yüzünden maruz kalabiliyoruz hala.
her neyse,
bir bölümünde pepe ve sonraki bölümlerde teyzesinin kızı olduğunu öğrendiğim şila isimli kızcağız ne oynasak ne oynasak diye düşünürken, birden sahneye pembe bir zürafa giriyor ve muhabbet birden halk oyunlarına geliyor. şila mardin halayı, diyarbakır halayı, bingöl halayı diye halay kültürünün ne denli gelişmiş olduğunu ortaya dökmeye başlıyor ve pepee nin nereden aklına geliyorsa birden "hanımeeeey, en sevdiğim halay" diye zıplayıp sevinmeye başlıyor ve şilayla birlikte can sıkıntılarını hanımey adlı halk oyunumuzun gidereceğinde karar kılıyorlar ve pembe zürafadan onlara hanımey türküsüyle nasıl oynanacağını öğretmelerini istiyorlar.
sonraki bölümlerde anlıyoruz ki, o pembe zürafa aslında gelmiş geçmiş türk tarihinde ne kadar halk oyunu varsa hepsini yalayıp yutmuş, ve çocuklara o oyunları öğretmek gibi bi amaç edinmiş kendine. her bölümde pembe bi zürafayı ya zeybek oynarken ya trakya karşılaması oynarken ya ankara havası oynarken ya da horon teperken görüyoruz.
halis muhlis türk oğlu türk olan pepee evladımızın halk oyunlarını bir zürafadan öğrenmesini gayet doğal karşılıyor ve izlemeye devam ediyoruz.
bir süre sonra pepee yi izleyen çocuğumuzun, yiğenimizin yada kuzenimizin yada komşunun çocuğunun daha önceleri gayet normal bir şekilde telaffuz ediyorken, kimi kelimeleri oldukça saçma bir şekilde telaffuz etmeye başladığını görüyoruz. acaba ne olaki? diye düşünürken bir pepee bölümüne rastgeliyoruz ve izlemeye koyuluyoruz.
bir bakıyoruz ki. pepee "köpek" yerine köpüş "maymun" yerine maymuş gibi oldukça gereksiz ve sevimli olması için söyletilmiş ama sevimlilikten tamamen uzak bir sürü kelime sarfettiğini görüyoruz.
bunlar bir yana. ne anlama geldikleri hakkında en ufak bir fikrimizin olmadığı; şila, zulu, zuku, şuşu, sdfedrfgrthrt... vs.vs.
bir sürü anlamsız kelimelerlede karşılaşıyoruz.
sonra aman efendim bu çocuklar neden böyle bozuk konuşuyor, aman efendim nereden öğreniyorlar böyle kelimeleri, aman efendim türkçemiz bozuluyor.. falan fişman.
her neyse,
hadi bunlarıda geçtim.
pepee nin büyük annesi olacak olan o kadında ne öyle.
ay romatizmalarım tuttu, ay ayaklarım büzüştü, ay nefesim daraldı, ay içim şişti, içim daraldı, dışım çömeldi... gibi çocukların kati suretle anlayamayacağı şekilde konuşmasıda neyin nesi.
yaşlı ya ondan. yeri gelince topukları kıçına çarpa çarpa koşabiliyoken yeri gelince neredeyse yatalak olucak bi yaşlı evet.
ayrıca yaşlıda olsa ulan bu çizgi film, 2 yaşında çocuk izliyo bunu.
he illaki gerçek hayatla bu kadar özdeş bi çizgi film çekeceksiniz, o halay çeken pembe zürafalarda neyin nesi.
hey neyse,
her şey bir yana. pepee kişisinin oldukça mızıkçı ve her zaman kendi istediği olsuncu tavırlarıda izlerken bile bende ağzını burnunu kırma isteği uyandırıyor.
o şila hanım kızımıza çektirdikleri ne öyle.
elalemde değil yani, kan bağı var arada, hakiki teyze kızı sonuçta.
dudak büküp küsmeler, en iyisini ben yapıcam havaları, sen bilmiyosun tavırları, benim istediğimi oynayalım tarzı.
lan zaten ha deyince değişmeye meyilli bu çocuklar,yaptığın en ufak kötü hareketi, kötü sözü anında kapıyolar, anında öğreniyorlar. bide çocuklar için yarattığın karaktere bak. izleyip ilham alsınlarda, ortalık ota boka mızmızlık yapan çocuklarla mı dolsun.
hadi bunuda geçtim.
güya eğitici bi çizgi film bu.
çocuk eğitimi konusunda profesyonel değilim belki ama odunda değiliz sonuçta az buçuk bi şeyler okuduk öğrendik.
bi bölümünde 3 e kadar saymayı öğretirken bir sonraki bölümünde 10 ar 10 ar 50 ye kadar saymayı öğretmekte neyin nesidir.
10 e kadar saymayı öğreticez diye kıçımızı yırtarken biz burda, sen bi bölümde hobaaa tüm öğrettiklerimizin içine ediyorsun.
zaten 10 a kadar saymayı bilmeyen ve dahi toplamayı bilmeyen çocuklara, 10 ar 10 ar elliye kadar saymayı öğretmen ne denli eğitici oluyor bilmiyorum.
bunu söylemekteki kastım şu, tamam çok istiyolarsa 50 ye kadar saymayı öğretsinler ama o zaman kendilerine bi yaş grubu belirlesinler. 2 yaşındaki çocukla 5 yaşındakini, onunlada 8 yaşındakini bir tutmasınlar.
hitap ettikleri kesim belli olsun.
ne çocukların kafası karışşın ne biz en baştan öğretmek zorunda kalmayalım.
her neyse,
pepee nin şu meşhur dillere pelesenk olan "pepee pepee yaralandığ"
düşen ve ağlayan bi çocuğa "keşke" şöyle yapmasaydın demek kadar aptalca bir şey yoktur. keşke nin ne anlama geldiğini dahi bilmeyen bi çocuğa hayıflanmakta nedir.
çocuğunuza o bölümü izlettirme gafletinde bulunduysanız eğer uzun ama çok uzun bir zaman ortalıkta peppee peppee yaralandığğğ diye böğürüp duran bi çocukla baş etmeniz gerekecek.
bir çizgi film hakkında böyle uzun uzun yazdığım için affedin.