vah muhsin ünlü diyebiliyorum. ne ettin be olum sen? işin gücün yok içinde yaşadıgım şehri bana ne bok yemeye sevdiriyorsun bak şimdi!? elli kere izlediğim filmi, sırf kızlar hadi bu gece bi film izleyelim defna, sen seeç!! demeleri üzerine yine seçiyorum yine seçiyorum. her seferinde başka türlü bir şey oluyor benim istediğim.
ah be muhsin, vah be muhsin!
sabahın yedisi hala heidegger okumama konusunda direten bir kedim olsun diye senin inandıgın benim sınadıgım bir tanrıya dua ediyorum. niye ?
ahmet kayayı zaten bagrımıza basalı çok olmuştu da, beni vur hiç bu kadar beni vurmamıştı be vah muhsinim. ne ettin sen?
içtik de izledik filmini. cumartesi akşamı cumartesi gecesi döndü döndü cumartesi sabahına. kızlar uyudu.
ben kaldım kedi kaldı bir de şevket var şimdi.
bu arada polis filmine yaptıgın göndermeyi de hemencecik aldık, kaçırmadık.
keşke keşke keşke diyorum bu kadar ölümü anlatırken bir nebze itici hale getirmeseydin bunu. agırdan alsaydın.
ama her türlü her kafaya gider film. her kafaya.
keşke şevketle kedinin hikayesi daha uzun sürseymiş ya. niye sürmemiş?
keşke şevket gibi bir adam çıksa da ben onu hiç sınamasam. teallam.
bir ara şiddete meyilim vallahi dertten diyecek oldum, dileği anlamak adına, sustum.
iyi film hoş film de, onur ünlü pek üstünde durmamış biraz savsaklamış gibi.
yine de izlemeye değer. hem de çok fazla.
ve fakat özellikle bir celal tan ve ailesi degil. niye degil muhsin? olsaymış ya.
ve not:(onur ünlüye açık entry)
ulan muhsin seninle porsuk kenarında bir gün rakı içicem olum!* sen konuşacaksın ben dinlicem ama. yeminim var.
ha tabii bir keresinde sırf bunun için seni şair fuzuli caddesinden eski bağlar a kadar takip ettim. yalanım yok. sapık da degilim vallahi. ama lafa nerden gireceğimi bilemeyip aptal ve entel ve hayran kız imajı yaratmak istemedim.
bir gün o acayip çantandan çekeceğim seni. sen bile nereye çekildigini anlamayacaksın olum! bu şerefsiz şehri seviyorsam bir tek senin yüzünden.