hayatının 12 yılını antalya'da geçirmiş, üniversiteye kadar antalya'da okumuş biri olarak sevmiyorum diyorum. hele benim gibi yıllar sonra gittiğinde dağ taş ev olmuş şekilde gördüysen sen de sevmemelisin. ben çocukken, muratpaşa camii' nin karşısındaki hamamın orada eski bir evde otururduk. bahçede havuzumuz, mandalina ağaçlarımız, mersin ağacımız, erik ve dut ağaçlarımız vardı. düden şelalesi yolu bomboştu. bugün beach park denilen yer çok daha güzel bir plajdı ve ilk plaj basın plajı diye bilinip, en sondaki plajın adı ise 7 memet'ti. yolun karşısındaki çamlıkta açık hava konserleri olurdu. akşamları şehre nefes aldıran esintileri kesen koca koca binalar yoktu. lara yolu sahilden gider, kırmızı gül çiçekçiliğin önünden geçerdi. boğa çayı kurutulmamıştı, oraya pikniğe gidilir, dönüşte bahçelere gezmeye çıkılır, meyve yenirdi.
eee, şimdiki halini nasıl seveyim?