biliyorsun işte..
biliyorsun beni. bende seni. korkak parmakların esiri olduk hep ve canımız yanmadıkça açıkça konuşmaktan korkan dilimizin...
ses tonumuzu hep iyiye, güzele, nezakete, tehdide harcadık... hiç tam anlamıyla yansıtabildi mi ses tonumuz yüreğimizin hislerini?
"fonda türk sanat müziği çalıyor kısık bir seste.."
"şimdi uzaklardasın/ gönül hicranla doldu/ hiç ayrılamam derken/ kavuşmak hayal oldu"
ayrılık mı gerekir bize? özlem mi? acı mı güçlendirir edebiyatımızı?
bu, boş beyaz sayfa senin yüzünden daha mı cesaret vericidir?
hiç bilemem, anlayamam, anlatamam...
sevmiyorum ki seni, peki neden bu hissiyat? kızgınlık mıdır ki? yoksa pişmanlık mıdır? hırs?
belki de hepsi, belki de hiç biri.
ulaşılamayanın hazin hikayesi... "onlar" seni en basit şeylerle mutlu edebiliyorlar gibi. oysa ben, bu kadar basite bile indirgeyemiyorum...
bir annenin bebeğini sevmesi, sakat birinin koltuk değneklerine sarılması ve ona mahkum olduğu için ettiği lanet gibi...
hem sevip, hem kahretmekmi bu?
yazdıkça genişliyor bembeyaz, parlak zemin...
bir kaç sigara masamın üzerinde, bir fincan kahve... karanlık odada gözlerimi kamaştıran beyaz sayfanın nur yansıması...
...ve yazmam için beni zorlarcasına sürekli yanıp sönen kursör. |
yitirilmişliğin derdi tasasımı bu? ya da söylediklerinin yalan olma ihtimali? eğer doğruysa neden kıskandırır gibisin?
değil ise, ben neden kıskanır gibiyim?
nasıl bir muhtaçlıktır bu? nasıl bir sığınış. "al beni yar" demek neden bu kadar zor. incecik bacaklarının üzerine başımı koymak istemek, incecik parmaklarının narin dokunuşlarıyla huzuru bulabilmek, belki de bakımsız saçlarının tellerini okşamak istemek, ya da kuruyan dudaklarını öpebilmek.
şuan gibi hissedecek miyim biraz sonra? neler bulup suçlayacağım seni kim bilir?
bilmeyeceğinin ve okumayacağının ihtimali belki de bu denli cesur kılan parmaklarımı.
dedim ya; hiç bilemem/anlayamam/anlatamam dışımda canımı alan kahırlar var.
manevi bir değerin yok bende. hayal gücümün ve yüreğimin doymazlığının ürünüsün sadece. bütün bunları hak ettiğini hiç sanmıyorum, bilmeni de istemiyorum.
ben bu yazıyı sana yazdım ama sen bunu bilme istiyorum.