Filmin Marksist açıdan bir eleştirisi için, bkz. "isa'nın Çilesi - Mel Gibson'un Filminin Bir Eleştirisi" (2004) http://www.marxist.com/sann-cilesi-mel-gibson.htm
Bir parça:
"Gibson tüm hikâyesini Alman mistik Anna Katharina Emmerick'in (1774-1824) sanrılarına dayandırmaktadır. Emmerick'in sanrılarında şeytan mevcut. Fakat Gibson bu mistiğin sanrılarının bile ötesine geçiyor. Emmerick'in sanrılarına göre, melekler isa'ya haçı taşımasında yardımcı oluyor. Gibson bunu görmezden geliyor. O halde Gibson'un yaptığı şey, Çile'nin gerçekleştiğinin varsayıldığı yıldan 1800 yıl sonra yaşamış bir kadının hikâyesini alıp daha da süslemekten ibaret. O, isa'nın çektiği ıstırabı incillerde anlatıldığından binlerce kez feci hale getirmektedir."