Kelebegim, umudum, mutlulugum, hedefim. Baslarda ona fazla deger verdigimi düsünmüstüm, bu kötü endisenin yerini onun bagisladigi sevgi aldi. Eger benden bu kadar uzak olmasaydi, onu ne kadar özledigimi anlatirdim. Bazen öyle özlüyorum ki, bilse yoklugundan utanir. Su an beni duyabilsseydi ona muhtemelen parmak izlerimizin dokundugumuz hayatlardan kaybolmadigini söylerdim. Onu benim yapmana engel olan her varligi, her mesafeyi, her düsünceyi yok etmek istiyorum. Eger azalacaksa sevgin Çogalan askimdan, yik geç bütün duvarlari, benim oldugum her yeri, görebilecegin hiç bir sey kalmasin benden kalan. Öyle bir es ki, soguktan donmak üzere olan bedenim senin sicakligini arasin. Koklayamadigim kokun, beni sarmalayamayan kollarin sarsin dört bir yanimi. Hiç sarilamayacagim, kusursuz dudaklarini masum bir öpücükle süsleyemeyecegim, kadife tenine dokunamayacagim, romantik bir gecede kulagina hos seyler fisildayamayacagim birine asigim ben. Göklerdeki en parlak yildizlardan ikisi, yalvariyor onun gözleriyle isleri oldugundan, biz dönene dek siz parlayin diye. Al askimi, sonra öldügünde, küçük yildizlara böl onu, öyle bir aydinlatacaklardir ki gögün yüzünü, bütün dünya gönül verip geceye, tapmayacaklar artik o muhtesem günese. Siddetle baslayan hazlar, siddetle son bulurlar, ölümleri olur zaferleri, öpüsürken yok olan atesle barut gibi.