minimal öykü denemeleri

entry198 galeri
    184.
  1. bir acının tasviri;

    Bir kaktüs boy veriyor beynimin kıvrımlarında. Her kıvrıma sokulmaya, her kıvrımda hayat bulmaya çalışıyor. Yüzüstü uzanmış yatıyorum. Gözlerim kapalı. insanın kalbi şafaklarında da atarmış meğer. Avuç içlerimi bastırıyorum şafaklarıma. Bastırıyorum ki patlamasın beynim. Bedenimde toplanan ağrıyı muhafaza ediyorum. Bir patlarsa odada sağlam eşya kalmaz, paramparça olur her şey.
    Midem her an boşalmaya hazır, burnumda ise kesif bir koku. Ağrının, acının kokusu. Gözümü açarsam gözbebeklerim iki bilye gibi yuvarlanacaklar yatağın altına. Ara ki bulasın. Bedenin ağrısı ruhun acısı oluyor, tıpkı ruhun acısının bedenin ağrısı olduğu gibi. Ağrı sürekli ve çekilebilir en nihayetinde ama acı öyle değil. Anlık bir dayanamama. Anların birleşmesinden oluşan bir zincirin başını çekiyorum. Beden; insanın külfeti.
    Ne zormuş bir bedene sahip olmak. Onu büyütmek, güldürmek, dünyada ona bir yer açmak… Ruh tüm bunları yapmaya çalışırken beden şımarık bir çocuk gibi ağrıyor, ağlıyor, acıyor. işte bu yüzden ölüm; kapının dışında ağlayan bir bedeni anımsatır bana, ruh içerideyken.
    Gözlerimi açıyorum. Sokak lambasının duvara yansımasına, eşyaların belli belirsiz görüntülerine göz gezdiriyorum. Düşmüyor ya gözbebeklerim hayret ediyorum. Acaba düştüler de düştükleri yerden mi görüyorum? Tanrım! Yardım et! Baş ağrısı çeken bir ateist var mıdır acaba? Bilinç işte her durumda akıyor. Kapatıyorum gözümü. Kafamı yastıkta sabitliyorum. Malum bir kaktüs yetiştiriyorum beynimde.
    0 ...