eğer adamı sevmiyorsanız, bu muymuş lan dediğiniz olay. ama benimkinin giriş hikayesi güzel... şöyle ki,
efenim daha ergenlikteyiz o zamanlar. arkadaşla buluşmuşuz. önümüzde vodkalar falan. liseli alkol ortamı. sarhoş falan değildik de biraz rahat konuşuyorduk işte. neyse, çocuk yarım saattir kendi hakkında övünüp duruyordu. ben de hoşlanmam öyle insanlardan hiç...
- ya yeter allah aşkına, öyle çok da mükemmel değilsin.
+ (şaşkın) ne diyosun sen ya?
- sandığın kadar müthiş biri değilsin diyorum.
+ haha ama mükemmel olduğuma emin olduğum bir konu var.
- neymiş?
akabinde dudaklarıma yapışıvermişti sözlük. düşününce, öpmek için iyi bir bahane. ama bende öyle elin ayağa dolaşması, nirvanaya ulaşmak, yok efendim heyecandan ne yapacağını bilememek falan olmadı hiç. elbette acemiliklerim oldu, daha pasif durmak gibi. ama daha fazla değil. sevmiyorum ki oğlanı.
+ ee, haksız mıymışım?
- iyiymişsin harbiden.
bu da saflıktan tabii ki. tecrübem arttıktan sonra idrak ettim onun da baya acemi olduğunu. *