bursasporlular dışında pek kimseyi etkileyemeyecek film; çünkü camcı'yı ancak bir bursasporlu anlayabilir. adı aşk bu eziyetin'i sinema açısından değerlendirmek çok yanlış olur, o açıdan gerçekten felaket olmuş. ben, bana verdiği duyguya baktım, ona hasret kaldım.
--spoiler--
camcı, evli, bir çocuk babası, bir çocuğunu da kaybetmiş bursasporludur. öyle bir bursasporludur ki adam, evladının acısını bursa ile unutmaya çalışmakta. hiç bir maçı kaçırmayan, her deplasmana giden camcı'nın eşiyle, patronuyla arası sürekli limoni, sürekli bir dert. evlat acısının da vermiş olduğu psikolojik çöküntü, onu iyice bursaspor'a yakınlaştırır. aslında bursa'ya olan aşkının da evlat sevgisinden çok başka olduğunu söylemekte anlamsız. lafı uzatmadan kısaca, koskoca camcı bok yolunda heba olmuştur.
--spoiler--
ve evet bu filmde ki camcı, bizim her hafta stad gişelerinde yan yana durduğumuz rıfat abi'ye benziyordu sanki. içlerinden bir tanesi her maç öncesi ıslandığımız çiçek pasajın'da ki utku abiyi anımsatıyordu sanki. o adam, o adamlar bizim her gün gördüğümüz, her gün karşılaştığımız, içlerinden birininde gerçekten biz olduğu adamlardı.
ve evet, gereçkten öyle bursasporlular vardır, biz biliriz, biz çok gördük.