avrupa'daki eski krallıklar döneminde geçen ve o dönemleri anlatan dizilere bakarak, dizi nasıl çekilir'i görmüş geçirmiş birinin her hafta film uzunluğunda ve tadında dizi çekmeye çalışıp bunun için de birsürü gerçekliği atlayıp beyinleri uyuşturma yolunu seçip uzunluğu tutturan ama tadını tutturamayan yapımcıların haline getirdiği bir önermedir, hipotezdir. sonuçta sherlock da 90 dakika, muhteşem yüzyıl da 90 dakika, kurtlar vadisi pusu da 90 dakika. göz var izan var.
bakın efendiler, bir millet böyle uyutuluyor ve böyle sindiriliyor işte. buna katılmayabilirsiniz, komplo teorisi diyebilirsiniz ama ben böyle düşünüyorum. izlenen dizilere bir bakarsınız, en boktan dizinin bile yığınla izleyici kitlesi olan bir memleket var. kanalların akşam seansları eşittir dizi'ye dönüşmüş durumda. belli başlı haber, müzik ve ekonomi kanalları dışında akşam seanslarında dizi yayınlamayan bir kanal bile kalmadı. çünkü böyle olması gerekiyor, bu halkı zincir altında tutmak için, çünkü böyle olması gerekiyor, bu topraklarda istenildiği gibi at koştururken insanlarımızın ağzının salyası aka aka televizyona bakmayı sürdürmeleri için.
dizilere bir bakalım. türk toplumunun kültür yapısına uygun olması için, illa ki bir esas oğlan, bir esas kız olacak bunlar ayrılacak barışacak sevişecek vs... böyle mi olması gerekiyor? tutulan popüler dizilere bakın, hepsi böyledir, ha bir kurtlar vadisi falan var onda da polat-leyla olayları var artık, önceden de elif vardı gibi gibi. lale devri, yer gök aşk, adını feriha koydum falan falan hepsi bu kategoride. ha bir de doktorlar ve arka sokaklar tarzı diziler var. akşamüstü, haberlerden önce tekrar bölümleriyle izlettirilmeye çalışılan. ben buna bile tepki veren duymadım arkadaş ya. arka sokaklar gibi boktan bir polisiyenin bu kadar tutulduğu bir memleketteyiz hocam, uyanın lan artık! hiç csi:ny izlememiş, hiç cold case izlememiş kişilikler tabii ki arka sokaklar'la yetinecek ve rıza baba'yla yatıp kalkacaklar. ayıp ulan ayıp. kanıt dizisi var mesela, bir cinayeti en azından bilimsel yollarla falan çözmeye uğraşıp insanlar izlerken sebep-sonuçları öğrenerek gitsinler mantığıyla hareket eden, onun da akıbetini görüyoruz. gece 23-24'lerde başlıyor.
muhteşem yüzyıl diyorduk, allahınızın aşkına yapmayın arkadaşlar, gençler, babalar, analar, öğretmenler, komşular! tarih diziyle öğrenilmez. tarih okuyarak öğrenilir. araştırılarak öğrenilir. hürrem sultan'la kanuni'yle tarih yansıtılmaz. soralım izleyenlere bir kere, dizide kim kimin neyi oluyor, sarayda ne entrikalar dönüyor dışında -ki bu entrikaların da senaristin kafasından çıkıp çıkmadığı muamma- ne biliyor o yüzyıl ile ilgili olarak? mohaç meydan savaşı'ndan habersiz bir güruh, zigetvar'dan habersiz bir güruh, güruh da güruh işte. o ona kaymaya çalışıyor, bu buna yazıyor falan, bu mu lan osmanlı? böyle mi yansıtıyorsunuz tarihi? dizinin tarih danışmanı da erhan afyoncu. bu adamın sorularla osmanlı imparatorluğu diye bir kitabı var, yazdığı şeyleri okusanız sonraki sayfaya tenezzül etmezsiniz yahu.
erhan afyoncu demişken, bu millet tarihini bir de murat bardakçı gibi adamlardan öğreniyor. üç beş kitap okumuş, tamam derin genel kültürü var falan da, sürekli böyle doğru bilinen yanlışlar tarzı bir program lan o tarihin arka odası. aslında böyle bilinir ama doğrusu böyledir, hiçbiri de bi sike yaramaz bilgi yani. halil inalcık var bu ülkenin evladı, adam amerikalarda lan. neden? sırf bu zihniyet yüzünden. ilber ortaylı var, göremiyoruz televizyonlarda. neden? doğru söyleyeni sevmez bizim halkımız, halkımız sevse başta belirttiğim, bu ülkenin uyumasını isteyenler sevmez.
futbol programları da ayrı bir olay. türk erkeğinin futbol aşkını sikiyim ben lan. ingiltere'deki holiganlar bu kadar öküzlemesine bağlı değiller bu işe. hele bir de iddaa çıktı çıkalı, kimisinin tüm dünyası futbol. o televizyonlara da sıçradı zaten, bahisler hakkında konuşulan programlar var. her kanalın bir futbol yorum programı var. neyini yorumluyorsun kodumun maçlarından sonra ki? o penaltı verilseydi böyle olurdu ama verilmedi, hakem görmedi mi, yan hakem mi görmedi yoksa penaltı yok muydu? vardı lan penaltı, ee noldu, "abi bu penaltıymış ampul gibi" dedin de noldu, ne değişti, hangi sikin sızısını dindirdin böyle yaparak? bunların primlendiği bir ülkedeyiz olum.
bilimsel bir şey bile konuşulamıyor televizyonlarda, çünkü halkın böyle bir bilgi birikimi yok ki. o konuşulanları anlayacak bir eğitimi yok halkın. o anca günlerde falan konuşulan mevzulardan bahseden aşk meşk dizileriyle mutlu oluyor koyun gibi işte.
gün falan deyince en büyük fiyaskoyu unuttuk usta. izdivaç programları tabii. bu götümün programlarına değinmeden bitiriyorduk şu yazıyı. bir ara bunlar mantar gibi türediydi de şimdi allahtan bir iki tane kaldılar işte. lan türk kültürü, örfü, ananesi bu mudur ki böyle bir izdivaç programları izleniyor, yok satıyor bu ülkede? birbirlerini görmeden görücü usulü gibi amına koyim, konuşuyorlar, paravan açılıyor, bak toplumun %90'ı paravan kelimesinin anlamını esra erol'dan öğrendi usta. ha neyse paravan açılıyor, ben beğendim, beğenmedim, yok elektrik aldım, alamadım, sayaç gibi konuşmalar falan. sonrasında hadi bir çay içelimler falan. 3 gün sonra işte o çiftimiz vardı ya, onlar evlendiiiii diye bağırıyor esra erol. şimdi bunun neresi zevkli, bak allah var, benim annem babamın böyle programlar izleyeceğini düşünmezdim hiç, hele ki bu işlere çok ters olan babamın. onlar bu programın başından kalkmıyorlar, kuran çarpsın ki sordum "bunun neresi zevkli" dedim, hek mük bir şeyler dediler de ben anlamadım. özel mesaj mı atacaksınız ne atacaksınız ben anlamam, bu programın neresi zevkli lan? ha gerçi düğün tv diye kanallar izleniyor lan bu ülkede allahım kafayı yiyeceğim, düğün kasetlerinin yayınlandığı bir kanal var ve izleyeni var ben gördüm bizzat. haa bu takı takan eniştesiymiş mi falan gibi muhabbetlerle izleniyor bir de. nasıl bir toplum olduk, beyinleri nasıl küfe çevirdiler allahım, sen yardım et şu halka. türklük-müslümanlık bu değil lan.
ana haber bültenleri deseniz ayrı bir orospu çocukluğu. hepsi özenle seçilmiş, yedirilmiş haberler zaten. işin doğrusunu öğrenmek için gazete veya televizyona bakmayacaksın hocam, düşünüp analiz edeceksin. sana gazetelerde-televizyonlarda gerçek diye sunulanlar aslında senin öyle düşünmen istendiği için öyle sunuluyor. şu mit olaylarının perde arkasında cemaat-akp sürtüşmesi olduğu kaç tane kanalda, gazetede o cesur kalemşörler tarafından dillendirildi acaba bana bir söyler misiniz? kaç tanesi israil ile iran'ın çoğu konuda birlikte hareket ettiğini ilan etti veya böyle bir şey olabilir dedi? kaç tanesi erdoğan'ın da şu kusuru var diyebildi? yazık ediyorlar bu toplumun beyinlerine. kaygım halk adınadır. o veya bu program, o veya bu kanal, umrumda değil, olan şu genç türkiye'ye oluyor, olan bizim kalkınmamıza oluyor, olan bizim emellerimize, kaynaklarımıza, enerjimize oluyor.
şunu da söyleyip noktalamak istiyorum: türkiye son 30 yılda siyasete, futbola, bilmem nereye harcadığı enerjilerin yarısını sanayiye, ziraata, kalkınmaya harcasaydı bugün dünyanın sayılı ülkelerinden olurduk. bağdaştırmak size kalmış yukarıdakilerle.
facebook mevzusunu uygun bir başlıkta konuşmak üzere, esen kalın.