bu romanın dikkat çeken tek özelliği, neredeyse her paragrafta bulunan yazım yanlışları ve baskı hataları. everest yayınları öyle bir şey yapmış ki, değil bu olmasa da olur romandan, büsbütün kitap okumaktan bile soğuyabilir insan. işin okura saygı boyutu bir tarafa, hiç mi okunmaz 50.000 adet basılacak bir kitap, hiç mi kontrolden geçmez, anlamak mümkün değil. hadi diyelim, yayınevinde buket uzuner okumayı göze alacak kimse yok. bari daha önce bilgisayar kullanmış birine yazdırın metni, o da yok.
liseli hayranları ve takipçileri dışında isminden, konusundan dolayı bu romanı okumak isteyenlere, hikayenin tamamının dört saatte ve tek mekanda geçtiğini söyleyelim burada. sinemasal bir kurgu düşünülmüş, ama böyle bir kurgunun olmazsa olmazı tempo yok. tam tersine 519 sayfalık hikaye son derece ağır ve sürekli tekrarlarla ilerliyor. çok fazla karaktere yer verilmiş, hatta bizzat istanbul anlatıcı-kahraman olarak hikayenin içinde ama derinlik yok. dağınık ve bir bütüne ulaşmayan anlatım, incelikten yoksun bir dil ve tekrarlar, tekrarların tekrarları, tekrarlar, tekrarlar...