dindarlık, ateistik vs. değil de konumuz bir ülkenin lideri çıkıp bu tarz bir açıklama yapıyorsa kafalarda bir sorun var demektir. kafaların gayetten sorunsuz olabilmesi için ülkenin ve dünyanın özgür düşünen bireylere ihtiyacı var. özgür düşünce, eleştirel bakış açısı, partiler üstü değerleme eşiği gerekiyor yeni nesilimize. hani adına dindarlık de adına ateistlik de bu tarz bir kalıp, kategorizasyon veya damga hatta vesika gerekmiyor insanımıza. yönetenler yönetilenleri koyun gibi görüyor değil mi? gütmek kolay. zaten fazla sorgulamaya da yer olmamalı. dinde de yoktur da manevi duygular başlı başına bireysellik taşıdığı kadar yönetim odaklılığı açık şekilde toplumlara mal edilmemeli değil mi? edersek damgalamaya devam edersek insanlarımıza özgür bir yaşam alanı bırakabilir mıyız?
düşünsel yaşam, akılcı düşünce bu tarz kategorizasyon delisi önermeleri reddediyor. damgalamayı reddediyor. başlıktaki demogojik değerlemeler yüzeysel olduğu kadar basit bir kutuplaşmanın tarafı olmaktan kaynaklanıyor. dindar-laik bayağı çekişmesini yönetim körükleyerek kutuplaşmanın mühim tarafıyım diyor. valla akıl akıldan üstündür denilmiş yalnız laiklik olgusu aslında tanımlamalarının dışında hoşgörü temellidir. ve azınlığın, farklı inançların bir nevi sigortasıdır. şöyle eblek bir örnekle vaziyeti açıklayalım: ülkede 70 milyon insan yaşıyor. 69 milyon 999 bin bilmem kaç dokuz başbakanın dediği üzere dindar, örf ve adetler çerçevesinde yaşamını idame ettiriyor. 1 kişi de dinsel düşünceden bağımsız diyelim yahut bireyselliğin doruğunda anarşist diyelim yaşam mücadelesi içinde. işte laiklik bu 1 kişinin yaşama alanını kısıtlamamaktan geçer. işte bahsettiğim özgür düşüncenin farklı görüşlere saygının daraltılmaması gereği bundandır. bu bağlamda bir yönetimin bu etiketlemeyi yapması ne büyük bir cehalettir aynı zamanda ne büyük bir sansürdür. bin kere özgür düşünen birey yetiştirmek dersek belki söylediğimiz olurmuş. partiler üstü düşünen fanatik olmayan konulara değişik açılardan bakabilen...
özgür düşünen sorgulayan bir nesil. hem ülkeme lazım, hem de dünyaya...
