karanlıktan korkan bebekler

entry9 galeri
    8.
  1. gayet imgesel ve sembolizm yanlısı argümanlarla desteklenebilecek 2005 sonlarına gidiyorum. aynı mahalle, aynı sokak, aynı dersane derken mevzu benim karışık kaset doldurmalarıma kadar uzanıyor. binlercesinden bahsedilebilecek aynı'lar zamanla farkındalığa ve farklılığa yelken açıyor. etraftaki yüzlerce sıradanlıktan kopup birbirimizin dilini anlamaya başlamamız fazla da zaman almıyor. minimal sürprizler, ortak müzik zevki, fikirsel asgari müştereklerdeki konsensüs derken gayetten gizlice şehirlerarası bir tur yapalım istiyoruz. birden kendimizi hiç bilmediğimiz manisa'da buluyoruz. konu, şebnem ferah konseri. bu arada turner da bizim whısky elemanlarını yanına almış yaşına meydan okurcasına buram buram deep purple diyor. tel örgü, kapısı her daim açık otel odası, konserler dizisi derken heyecan silsilesi samimi ve duygusal tonda (isminin çok hisli ve manidar olduğunu tekrar ifadeleyeyim- hep ifadeliyorum zaten)peşimizi bırakmıyor. karikatürler, çizerler, eski yazdığın amatör ruh kokan şiirler ve minimal güzelliklerden keyif alan yapın ve utangaç tavırların esir alıyor bünyemi. o zamanlar duman dinliyordum değil mi ben? yok yok sadece duman değil aylin aslım (gelgit), cenk taner ve niceleri... bir radyo seansı niteliğinde kurduğumuz ve ısrarla mahalleliye konser verdiğimiz ve duygularımızın peşinden gittiğimiz balkonlararası aşk turları köprü üstü aşıklarını andırıyor. zamanla evrensel tınlıyor. sevgili olmak, eş ruh olmaktan öte birbirinin dilini anlamak, sağlıklı iletişim kurmak ve her şeyden öte bireysel farklılıkları tolere edebilmek, en sıkıntılı anlarda bile akılcı düşünceden bağımsız hareket etmemek farklılığımız simgeliyor. balkonlararası aşk trafiği sıklaştıkça, şirin ve samimi kovalamacalar da birbirinin izini sürüyor. yılmazyıldırım'ın konserde hüngür müngür ağlamasına birlikte iç geçiriyoruz. gene rüzgarlı deniz kıyısında peki ve mumlarla yaptığımız minimal keyifte sevginin küçük şeylerden çıkarılabilen anlamlı ve hisli mutluluklarla oluşuverdiğini hissettiriyor hep bana. çikolata kaplı mutlulukların silüetinde eşsiz bir dans diğer dansı izliyor. emeğin ve azınlıkların yanında kendimize yer açarken, o bilindik yapıt tınlıyor:

    Seni hatırlarım
    Başka bir sen ararım
    Küçük odamda aşk için yaptıklarım
    Akşam telefonları, gazete başlıkları
    Geceleri televizyon
    Açık kitap sayfaları
    Düşününce... düşününce
    Aşkın uçtuğu zamanları...

    Aşk için tüm yaptıklarım senin için
    Tüm zamanım tüm kavgalarım senin için...

    Sessizliği seçerdim olsaydı eğer elimde
    Ama konuşmam gerek eninde sonunda
    Bugün her şey yolunda olabilir
    Tüm aşıklar cennettedir
    Ola ki gideriz bir gün biz de cennete
    Eğer düşünürsen eğer düşünürsen, eğer

    Aşk için tüm yaptıklarım senin için
    Tüm zamanım tüm kavgalarım senin için...

    evet, balkonlararası aşk trafiklerini meşrulaştıran şarkı. neyse ki mahalleli anlamıyor. kendi konserlerimiz itinayla bizi bize bağlıyor. bir gün radyoda da yapacağız programımızı. kaybedenlerin, yalnızlığın, samimiyetin, sevginin şarkıları çalacak. arka fonda eller daha da kenetlenecek birbirlerine gülümseyerek.
    fularımı taktım ve sana sevgimi yolluyorum. çok uzaklara da bakalım derin sevgi dolu...
    edit: aralık'ta burada uzun uzadıya görüşmek üzere... gayet sanatsal bir o kadar düşünsel, natural ve samimi anlara kaldırıyorum kadehimi. neye kaldıralım? mutluluğumuza!
    0 ...