islam daki ahlak paradoksu

entry17 galeri
    11.
  1. arap kavmiyetçiliği ve akrabalık bağları kurulmasının hayati öneme sahip olmasının kavranmasının yeteceği durumdur.
    o ki geceleri ayakları şişene kadar namaz kılardı.. öyle nefsi biri ki kendisine gece namazlarını farz kılmış. nefsi bir insan olsa gençliğinde, müsait olan arap toplumunda kendisini elbette doyurabilirdi. o devirde herkesin çok eşi vardı ama sadece allah'ın elçisi seçilen peygamber köklü devrimlerle gönderilmiştir. o ne bir melekti ne de sıradan bir insan. allah beşerden elçiler göndermiş yerine göre onu da uyarmış, onu da eğitmiştir. onun nazarında insanlığı da eğitmiştir.
    kafirlerin canı ve namusu helaldir anlayışı diye nitelenebilecek bir anlayış yoktur.
    durduk yere kimseye saldırılmamıştır peygamber devrinde. kendileri hakkında plan yapan tuzak kuran anlaşmaları bozanlara karşı savaş meşru görülmüş ve savaş hukukunda insafsızlıklara asla yer verilmemiştir.

    elbette insanın aklına bazen böyle hadiseler takılabilir, ama komple bir hayatı etüd ettiğimizde, içinde bulunduğu çağı ve toplumu iyi anladığımızda soru işaretlerinin yerini hayranlık işaretleri doldurur. kimse bir şeyleri yeniden keşfetmiyor, kimse yeni bir şeyler ortaya koymuyor bu söylemlerle, bunları sistematik çerçevede doğru anlamlandırabilen insanlar tahkiki imana erişiyor.

    peygamberi şu anda şu çağın içine koy, gerçekleştirmekte öncelik vereceği devrimleri elbetteki farklı olacaktı. bu devrimler ki allah'ın devrimleri. şu an kuranda yazılı olan ama insanlığın okuyamadığı bir uygulayıcı bekleyen devrimler.

    o çağ için bir maldan farksız algılanan kadına verilen değerin yansımalarıyla şekillenen dünyadaki kadının konumunda islamın payı yoktur diyenler insafsızlardır. kadına verilen değeri yapay yüceltmelerle süsleyip cinsel obje olarak kullanılmaya başlanması ise çağın bir çok çağda olduğu gibi ikiyüzlülüğüdür. eskiden kaba ifadelerle metalaştırılan kadın şimdi medeni ifadelerle metalaştırılıyor. batılıların en büyük ikiyüzlülüklerinden birisi tek eşliliktir diyenler yine batılı bir takım eleştirmenler. görüyoruz sevgili dostlar; bir tek eşlilik sürecinde aldatmayan erkek var mı acaba diye sorgulayan zihinlerle dolu etraf ve aldatmayan ve tek eşli yaşayan insanlar samimi dindarlar yine. bu ne tuhaf çelişki böyle. tek eşliliğe teşviği ilahi bir hüküm ile meyleden insanlar çünkü bu insanlar, ama bilirler ki aldatmaya varacaksa olay ruhsatı vardır dinde. bilirler ki adaleti sağlamak zordur ve bu tavsiye edilmez. bilirler ki kıskançtır kadınlar. ama insanı en iyi bilen rab'bın toplumsal düzeni bozacak zinaya karşı bırak meyletmeyi yaklaşılmasını dahi men edişindeki güzellikler yeter müslümana.

    peygamberi hılfil fudul da; ezilenlere karşı yardımlarında ara.
    peygamberi o çağda duyulunca alay edilecek konumda olan ırkçılık, kavmiyetçilik düşmanlığında ara.
    peygamberi bir savaş sonrası ele geçenleri dağıtırken fakir fukaraya ayrı bir pay ayrılmasında ara.
    peygamberi insanlarası ilişkilerdeki ahlak ve doğruluk prensibinde ara.
    peygamberi ahiretlerini mahvediyorlar diye kendini parçalayaşına tesellinin rab'den gelişinde ara.

    inanana ya da inanmayan insaflı bir çok doğulu batılı farketmez bir çok fikir adamının o çağda gerçekleştirdiği devrimlere saygı duyuşunda ara. o devrimler ki özünü ilahi prensbilerden alır elbette.
    düşmanlık gütmeden tarafsız olabilen her insaf sahibi insanın vicdanında ara.

    ya da olayı toplumsallığından koparıp 11 kadınla evlendi, pek nefsi imiş basitliğinde,
    derin şüpheler bulunan kureyza olayında falan ara..
    arayan bulur.
    0 ...