şimdi böyle bir yazı neden yazılıyor diye bir soru var ilk önce önümde, aslında hiç bir nedeni yok, ama karaktersize karaktersiz demek gerekir bazen. her zamanki gibi okunursa okunur, okunmazsa fik fik herkesin kendi tercihi her neyse diyor ve hafiften başlıyorum.
kendini atatürkçü olarak tanımlayan bir kitle var, burada hepimiz hem fikiriz sanıyorum. bu kitleyi içindekiler de, dışındakiler de net olarak tanıyor diye düşünmekteyim. tabi kendini farklı gören bir kesimin varlığını da yadsımamak gerek, hani şu atatürkçülük bu değil, atatürkçülük çok bozdu diyenler falan.
ama her şeyden önce kemalist eleştiride " hey bre dürzü " olayına bir açıklık getirelim. eğer ki birinci dünya savaşı sandığınız gibi fik fik uğruna çıkmış olup, tüm milletler türk kadınına düşkünlüğünden bu topraklara saldırmış olsaydı ve savaş kaybedilmiş olunsaydı - ki zaten kaybedildi. - şu zamanki şartlarda ve 80 yıl süregelmiş bir dejenerasyon sürecinde babamın kim olduğu beni pek ırgalamazdı, sizi de pek ırgalamazdı ki bu ırgalamama hali de birinci dünya savaşının türk kadınlarına düşkünlük sonucu patlak verdiğini kabul etmekle mümkün. bu en yaygın kemalist reaksiyonlardan biridir, birisi atatürk' e eleştiri getirdiğinde sülaleden vurulmak istenir ilk önce.
ikinci olarak bu entry' i yazabilmeyi ilk önce az buçuk türkçe bilmeme, biraz biraz öğretmenlerime en çok da kendime borçluyum. yani kemalist reaksiyonun bir başka yönü olan atatürk olmasaydı konuşamazdık boyutu bambaşka bir yerde gözümde. birincisi ve en önemlisi: " tarihin varsayımı olmaz. " yani kurtuluş savaşının kaybedilmiş olması durumunda kimsenin fikir beyan edemeyeceğini söylemek çok büyük bir şey ve ben tutup desem ki: " kurtuluş savaşı kaybedilse idi otuz yıl sonra çanakkaleli nazım efe osmanlı' yı özgürlüğüne kavuştururdu. " ikisinin arasında hiç bir fark olmaz. ( ki dayanak olarak 2. göktürk devletinin kuruluş hikayesini anlatabilirdim, ulu türk ırkı falan filan derdim. varsayım da kelimenin hükmü yok. )
üçüncü olarak ki bu nokta çok önemli, insanlar kendi karakterlerini yutuyor. konuyu birbirinden bağımsız devam niteliği taşımayan paragraflarda açacağım. - berbat bir açıklama oldu. -
bu insanlar aynı konuşuyor, aynı geziyor; birisi atatürk dediği zaman aynı tepkileri veriyor ama türk eğitim sistemi dendiğini ağızları çıktığı kadar: " insanların tek tipleştirilmesi vıdı vıdı da vıdı. "
insan savunduğu şeye ilk önce kendinden başlamalı. mesela tek tipleşmeden mi şikayetçisin? öyle konuşacaksın ki ancak taklit edilebil, öyle yürü ki sana ait olsun; savunduğunu öyle savun ki o kelimeler daha önce yan yana gelmemiş olsun. karakter sahibi olmak kolay bir şey değil, yedi milyar insan varsa altı milyarı karaktersiz bu insanların, farkında bile değiller. karakter sahibi olmak kendi başına bir şeyler ifade etmektir. yani birileri sana anlam katmadan senin dünya üstünde kendi anlamın olması; burada dünyaya anlam kazandırmaktan, bir amaç edinmekten bahsetmiyorum. kendi içinde tutarlı bir bütün olmak bahsedilen. insanlar eğer, devşirme atatürk olmaya çalışırsa baştan kaybediyor baştan göremiyor bütünü. şimdi birisi çıkıp - keşke atatürk olabilsen, olabilsek. - diyebilir - ki der ben biliyorum malımı. - söyleyeceğim sen ol, ben ismimden de, yaptıklarımdan da, hayatımdan da memnunum.
konunun bir başka yönü, atatürk' ün insan olmasını kabullenememe. yani şimdi anayasada atatürk' ü hakkında konuşmayı kısıtlayan bir yasa var; çoğumuz biliyoruz ya da bilmiyoruz. mesela birisi çıkıp dese ki: " atatürk savaş sonrası düşünceleri ile millet için felaketti. " dava yolu açıktır. çünkü hakaret kadar sikindirik bir kelime yok türkçe' de, kötü yönde yapılan eleştirilerin hakaret olup olmamaklığı tamamen insiyatife kalıyor her neyse asıl diyeceğime döneyim. şimdi desem ki, aynı yasadan ben de istiyorum, kimse benim fotoğrafıma bıyık çizemesin, bahçeye heykelimi yaptıracağım kimse ona el süremesin buna sebep olarak da insan olmamı gösteriyorum. saçma sapan konuşuyor der çıkar da biri, ama saçmalık değil konunun özüdür, kaçırılan şeydir. şöyle bir soru sorayım: anayasa insanları eşitleştirmek için mi var, bazılarını kayırmak için mi? bu soruyu sordum ya üstüne laf gelirse ben orada susarım, tırnaklarımı göğsüme sürter üflerim yani fik fik.
bu insanların kökten dincileri eleştirme tarzları var bir de, bu görüşe sahip insandan öyle nefret ediyor ki, kesin sülalesinden on- on beş kişiyi öldürmüştür bu şerefsiz diyorum sonra bakıyorum ikisi de bir ideoloji savunuyor olay bundan ibaret şaşırıyorum. neyin kini bu arkadaş?
burada karakter erozyonu gözlüyoruz, yani kurtuluş savaşı döneminde atatürk, kökten dincilere karşı imiş; biz de karşı olmalıyık, olabilirik. - keko - o zaman ki şiddet unsurları onun bunu nefrete bağlamasına sebep oluyor, nefret ediyor. ulan ben müslüman değilim şimdiye kadar bir kökten dinciden nefret etmemişim oturup karşıma insan gibi konuşmuşum, sen kim oluyorsun göt, derler adama bu bir. önce insan ol insan, derler bu iki. bana kendin konuş, oradan buradan toplayıp da gelme, derler bu da üç. bırakın insanları bir rahat, bırakın konuşsun insanlar, bırakın anlatsın, bırakın savunsun, bırakın düşüncesini söyleyemeden ölmesin. hayat biraz da laissez faire, laissez passer.
bir de hatasızlık, mutlaklık boyutu var işin. atatürkçü reaksiyon ne zaman atatürk hakkında hata belirten bir eleştiri görse, en küçüğünde dahi ortaya çıkar. yani aristoteles her şeyi kapsayan iyi mutluluk diye boşuna zırvalamış, kant' da yalan; descartes zaten şarapçının oğlu. ya arkadaş kendine kör olmayı bir nebze anlayabilirim de, başkasına kör olmak olmaz. işi siyaset, yönetim olan bir insanın hata yapmamak gibi bir şansı yoktur. çoğunuz bir dine mensupsunuz o dinde ya da kararsızlıkta bile ilahi güçte hatalar buluyorsunuz; çünkü iş atfedilen şey yönetim. silkelenin ve kendinize gelin, hatasız olan idealar dünyasındadır der idi yaşasaydı platon. karşı kıyıya uzatıp kulaklarını dinleseydi sizi, atatürk' ü bir idea sanırdı. hatasız tanrısal olandır derdi kant, duysaydı tanrı sanırdı.
şimdi daha basit konulara eğilelim, sözlükte atatürkçü sazanları avlayan pezevenkler; bunlar atatürkçü reaksiyonun sözlük içinde patlamasına sebebiyet veren ibnelerdir. hani bunlar on kişiyse beşinin götüne giymeye donu yok, milletle uğraşıyorlar. ulan bırakın bir damarlarına basmayın şunların, sözlük sapıtıyor, sol frame kendine şaşırıyor; rica ediyorum salak olmayın. sevgili atatürkçü sen de atlama her olta sallayana.
entry' e son verirken, bu yazıya karşı yazılacak her şeyin atatürkçü reaksiyona örnek teşkil edeceğinden silinmemesi gerektiği geliyor aklıma, gülümsüyorum.
bu yazı daha fazla uzatılabilirdi, veyahut hiç yazılmayabilirdi; ama böyle oldu hoş oldu.
---------------- i. s. 2000 orhan pamuk nobel ödülünü ileride kesin alır diyorken; akheramosis