Tüm dillerdeki tek ortak kelimeydi sensizliğim.
Susamışcasına söylenirdi hepsinde.
Hışımla...
Duyduğunda anlardın sanki,
Herkesin delirmişcesine anlattığını,
Sensiz beni birbirlerine.
Sonra fısıltıları yükselirken gün be gün,
Bir orkestra şefinin sopasıyla göğe,
Ben alıştım, en bildiğim sokaklarda kaybolmaya.
Zaten ölü doğan bir güneşle ısınmaya çalışmaktı seni özlemek,
Bir o kadar uzun...
Ve iki kalp atışının arasındaki sessizlikte dinlenmekti seni sevmek,
Bir o kadar kısa.