yedi sekiz yaşlarındayım. babayla film izlemenin apayrı bir keyif olduğu yıllar benim için. manisada oturuyoruz o zamanlar. babam izmire gittikçe bit pazarına uğrayıp üç beş kaset film getiriyor. bir gün yine elinde kasetlerle geldi babam. dikkatimi direk, kasetin kılıfında elinde tüfeğiyle stallone resmi olan, ilk kan çekti. ufff 'rambo'. tutturdum hemen izleyelim diye. babam işim var akşama izleriz deyip çıktı evden. o günde bize annemin misafirleri geldi. gün yapıyorlar pastalar, börekler falan geçmişler televizyonun olduğu odaya. ben durduğum yerde duramıyorum, illaa takıp bakıcam kasete göz ucuyla da olsa. girdim odaya, çıkardım kasedi, taktım video oynatıcıya. annem 'yapma etme' dedi ama ben 'anne çalışıyor mu diye bir bakıp çıkarıcam. noluurrr.' falan diye bezdirince kadını 'tamam' dedi. bastım play tuşuna başladı film. rambo falan süper heyecan ses sonda. annem 'kıs şunun sesini' diye azarı kayarken volume tuşunu aramaya yeltenmiştim ki bir anda rambo kayboldu. bambaşka bir sahne. ramboyla alakası olmayan kel bir adamla siyah kıvırcık, uzun saçlı bir kadın. problem ikisi de anadan üryan. adam kadına acımasızca, bağırtılar eşliğinde yapmadığını bırakmıyor. volume tuşuna erişemediğimden olsa gerek ses sonda. odada nereden baksanız on tane teyze şok içerisinde ağızlarındakileri yutmaya çalışmakla meşgul sağa sola bakıyorlar. annem ne yapacağını şaşırmış durumda bana kilitlenmiş vaziyette. ben ise adamın kadına yaptıklarına anlam vermeye, bu durumu hazmetmeye çalışmak istiyorum fakat annemin bakışları buna izin vermiyor ve uçarak televizyonun fişini çekiyorum. arkama bile bakmadan odadan uzaklaşıp yatağıma uzanıyor, teyzelerle bir daha karşılaşmamak umuduyla adamın kadına yaptıkların nedenini çözmeye çalışıyorum.