konu kısıtlanmasına önce ben de karşıydım (aslında hala karşıyım). ancak organizasyon açısından düşündüğümde de şöyle bir tablo belirdi kafamda: ilk kez adım atılmış bir proje. her kafadan ayrı öyküleri (uzun-kısa) okuyup değerlendirmek oldukça dikkat ve zaman isteyecektir. ama bir konu verilirse analiz edecek kişinin "seçici" olma noktasında işi kolaylaşmış oluyor. tabi ben böyle bir çıkarım yaptım görevlinin ne düşündüğünü de merak etmiyor değilim.
öykü tahlil kurulu meselesini ben de merak ediyorum. nitekim iyi yazmakla iyi tahlil etmek bir değil gibime geliyor bana. mesela yazmak benim için zordur ama yazılmış bir eseri de çok iyi tahlil edebilme yeteneğine sahibim. bu kurula yazarın yazısına göre değil de arz-talep durumuna göre eleman alınması bana daha mantıklı geliyor. bir kişi işe alınır, denenir, beğenilmezse diğer talep eden kişiyle değiştirilir gibi. kötü yazacak birinin analiz gücü güçlüdür belki, yazısından ötürü elenmesi kötü olurdu hani.
ha bir de çocuk parkı meselesi. umarım ileride konular daha bir, nasıl desem, çıtası yukarılarda olur. *
not: ilhamla paralel yazmayı düşündüğüm öykü demiştim. bu kadar laftan sonra yazmak artık farz gibi birşey oldu. bik bik leyip yazmamak olmaz, pezevenkliğin lüzumu yok haklısınız.