parti içi demokrasi tam anlamıyla egemen olacak.tüm il-ilçe örgütleri ve parti kurulları demokratik yöntemlerle belirlenecek.bu durum parti içindeki kavgaları hizipleri asgariye indirir.
parti içi demokrasinin egemen hale gelmesiyle oluşacak parti kurulları, delegasyon ve il-ilçe örgütleri tam bir aklı selim içinde partinin vitrini olacak bir lider bulacaklar.
elbetteki ısmarlama lider olmaz.ama parti içi demokrasi egemen hale geldiğinde mutlaka önplana çıkacak birileri olacaktır.
ancak bulunacak liderin belli özellikleri olmasıda şarttır.olağanüstü bir dönemden geçiyor olmamız asabiyle hiçbir hesap yapmadan ortak bir akılla bu liderin belirlenmesi partinin genel başkan seçimi sonrası birlik ve beraberliğinin korunması açısından daha yararlı olur.
başa getirilecek genel başkanın yıllardır gördüğümüz şekilde yaşını başını almış, ton ton yada tin tin amcalardan biri olmaması elzemdir.
40'lı yaşlarda, eli yüzü düzgün hitabeti kuvvetli, mıymıntı olmayan, cabbar cevval atakan bir lideri olması gerekir.ki lider türkiyede çok önemlidir.bu ülkede seçmenin yarısına yakını ideolojik oy atarken geri kalan yaklaşık yarısıda lidere göre hareket etmektedir.hepimiz eminizki bugün recep tayyip erdoğan siyaseti bıraksa akp'nin oylarının en az yarısı azalacaktır.
dolayısı ile genç dinamik tuttuğunu koparan mıymıy olmayan bir lider bulmak chp örgütlerinin başlıca görevi olmalıdır.
tabiki bulunacak liderin kamuoyunda hiçbir karşılığının olmaması yada tanınmayan biri olması ilk etapta chp adına zor olacaktır.o sebeple bulunacak genel başkanın kamuoyunda en azından chp kamuoyunda bir karşılığının olması şarttır.bu sayede tüm partililerin o seçilen genel başkanın etrafında birleşmesi daha kolay olur.hatırlanırsa belli bir kamuoyu desteği olan kemal kılıçdaroğluda ilk aylarda bu desteği tüm partililerden görmüştü.ancak sonrasında gerek partinin dna'sıyla oynaması gerekse örgütleri yapboz tahtasına çevirmesi ve zaman içinde chp'nin muhalefet düzeyinin çok yumuşaması nedeniyle bu destek yok oldu gitti.o nedenle sadece başlangıçta bir destekle yola çıkmak yetmiyor.o desteğin sürmesi hatta dahada artması için yapılması gerekenlerde var.
herşeyden önce parti yönetimi ve genel başkan birşeyi kafasına iyi yazmak zorunda.o da şu ki; partinin dna'sıyla asla oynanmaması gerekiyor.chp kemalist-sol çizgiden asla taviz vermeyecek.bu ilk etapta chp'yi 20'li oyların üzerine çıkarmaz elbette ama o %20 küsür oyun chp etrafında sıkı sıkıya birleşmesini sağlar.önce elindeki gücü iyice bir sahipleneceksin.
ayrıca sol siyaset bakımından da değişmesi gerekenler var.sermayeye göz kırparak,avrupa tipi sosyal demokrasiyle bir arpa boyu yol alınmadığı artık anlaşılmalıdır.ortanın solu değil solun ortasında bir siyasi çizgi izlenmesi toplumda daha pozitif bir etki yaratacaktır kuşkusuz.
ve bir başka önemli hususta abd ve avrupa konusudur.açıkça amerikaya, amerikan emperyalizmine ve avrupaya meydan okunmalı.sürekli anti emperyalist bir söylem tutturulmalı.işte bu antiemperyalist söylem chp'yi mutlaka %30'lara taşıyacaktır.
netice itibariyle chp'nin hemen ilk seçimde %40'lara ulaşması imkansızdır.ancak %30-35 aralığında bir oy oranı pekala sağlanabilir.bu da yukarıda belirttiklerimle ancak olabilecektir.chp'nin örneğin %35 oy alması demek akp'nin %40'ları bir daha görememesi demektir.mhp'nin de benzer şekilde bir genel başkan değişimi,daha aktif bir siyaset izlemesi,daha milliyetçi- muhafazakar bir çizgi tutturmasıda bu süreç için şarttır.bu değişimde mhp'yi mutlaka %18-20 düzeylerine ulaştırır ki akp'nin bir daha iktidar olma şansı kalmaz.
chp ve mhp ideolojileri doğrultusunda kendilerinden beklenen değişimleri gerçekleştiremedikleri için akp tek başına iktidar olabilmektedir.
tekrar etmek gerekirse bu ülkede 2 tür seçmen vardır.biri ideolojiye göre hareket eden ve belli bir partisi olan seçmen, diğeride konjonktüre göre hareket eden daha çok lidere göre oy veren seçmendir.işte bu 2.kesim olan yanar döner seçmen oylarını ağırlıkla akp almaktadır.bu oyları alabilmenin yoluda bellidir.