neden bilmiyorum, iştahım hiç olmaz bu tip yerlerde, sürekli o parayı boşa harcamış hissine kapılırım. sonradan görme olayının başka bir boyutu sanırım bu. dışarda yemek yemekten çocukluktan beri korkarım yani çekinirim, öyle alışmışım ne bileyim. karnım acıkınca hiç gidip de bir yerde yemek yemezdim.
ucuz bi şeyler yemezdim birinin beni orda görmesinden çekinirdim, pahalı bir yerde zaten yemezdik daha doğrusu yiyemezdik döner gider evimizde yerdik yemeğimizi.
şimdi bu olaylardan yıllar sonra bile hala dışarda yemek yiyemiyorum yesem de zerre kadar lezzet ya da bi haz alamıyorum. bugün yine öğle yemeğine çıkmak zorunda kaldım. yemek söylendi taa en köşedeki bi masada bi bey amca bi tane bira söylemişti ama yanında mezesi yoktu sadece bir bira, saçı sakalı da iyice uzun. o bey amcanın yerine koydum kendimi.
ben de 40-45 yaşlarında olsam gelecekten yana zerre kadar umudum olmasa belki de cebimdeki son paramla gider o mekana oturur daha evvel hiç dinlemediğim charlie parker şarkılarına dalar uzun uzun bakardım boşluğa, çabuk bitmesin diye biram sigarama abanırdım. kaybolmuşluğun bi yansımasıydı belki de. işte o bey amcayı gördüğümde tüm bunlar yeniden aklıma geldi. tam manasıyla fakirlik değil belki ama orta gelirli bir esnaf ailesinde yetişmek böyle bir şey...