sezon3 bölüm 13'le birlikte artık kesinlikle eminim ki , john lock'un babası o üçkağıtçı şerefsiz evladı sawyer'ın ta kendisi. ki sawyer'ın(james) da bu adam gibi bir yol izlemesi ve bu ismi(sawyer) seçmesindeki neden zaten biliniyor.
çünkü sürekli olarak "benim işim bu , dolandırmak" diyip duruyor. kaldıki john lock'un sakat kalmasının sebebi de , babasından tam da bu tür olaylardan elini çekmesini talep etmesi üzerine gerçekleşti.
evet tamam da bu adamın şimdi ada'da ne işi var?
neyse denizaltı muhabbetine dönelim biraz.
ben ,jack ve juliet'i anlaşma gereği denizaltıyla yollayacaktı (güya). evet bu adamın bakışları hiç tekin değil. kaldiki iyi bir adam çıkarsa da valla senaristlerin sülalesini bir güzel yad ederim şimdiden söyleyim.
şimdi sezon 13 itibariyle de yok kutu yok pandora , yok ne dilersen gerçekleşiyor geyiği yaptı bu ben denen meymenetsiz herif. şimdi bu adam felsefeyi seviyor. sawyer'ı da koluna taktığı saatle bir hayli korkutmuştu hatırlayın. ve sonra döktürdüydü de döktürdüydü.
sonuç: şimdilik tabiki kocaman bir hiç. ama en azından sawyer'ın aradığı adamı bulduk , şümdilik bu da yeter.(e tahmin tabi , bana kalsa öyle ama.)
unutmadan , en büyük ikinci sonuç da rousseau'nun kızını gördükten sonra yanağından süzülen iki damla gözyaşıydı.