16.
-
kanıyordum!
kıpkırmızı!
masmavi!
yemye$il!
gökku$ağının bilumum renklerinde
kanıyordum!
denizin tuzlu ate$inde
güne$in o sapsarı tadında!
kanıyordum!
sismograflar telef oluyordu
içimdeki depremlerde
-kimbilir kaç rihter ölçeğindeki-
kanıyordum!
iflâh kesen sorgularda
kanıyordum!
sorgulanan ben!
sorgulayan ben!
sorgunun
sorguya yabancıla$mı$
3. $ahsı:
bozacının yalanbilmez $ahidi $ıracı ben!
kanıyordum!
kâbusların cenderesinde
günlüklerin duvarlarında!
ben'imin püsküllü belâsı
ben'imin günah keçisi
ben!
kanayan ben!
kanatan ben!
bir tırnağın
etine batı$ındaki
o umursamaz acıca
kanıyordum!
tırnak ben!
et ben!
bir tek ya$ dahi dü$meden
gözlerimden
kanıyordum!
-yıkılmı$ bir barajın
öksüz ve yetim suları gibi-
ağlamayan ben!
ağlatan ben!
bir kedinin
bir fareyle
oynadığının
acımasızlığınca
kanıyordum!
kedi ben!
fare ben!
kendini
kendi içindeki
mahzenlere hapsettiğince
ve
kendinin ba$ında
dikildiğince
kanayan ben!
mahpus ben!
gardiyan ben!
geride kalanların
iadesiz taahhütlü gönderdikleri
o pulsuz mektubun yolculuğunca
kanayan ben!
hem zarf ben!
hem mektup ben!
tabut ben!
ceset ben!
..Reha YÜNLÜEL..