akrep montlu sürücünün soğukkanlılığıyla başlayan ve soğukkanlılığıyla biten film. ryan gosling(akrep montlu adam), neredeyse 100 dakikalık filmin 100 numaralı adamı. o sakin pozlar, bernie ve nino ya bakışlarıyla meydan okumalar, ustasının intikamını almalar, masum yüzlü kıza uzun uzun sessizce bakmalar, yemek masasında hiç konuşmadan gülümseyerek oturmalar, herkesin işini bitirdikten sonra asfaltın üstünde bir milyon doları bırakmalar, irene nin önünde silahlı adamın kafasını ezmeler, ''15 dakika içerisinde burada olacaksınız yoksa beklemem restleri'', 50 tane hatunun içinde cook u yatırıp mermi yutturmalar...
filme total bir yorum yapamıyorum ama ben adamın filmin içine nasıl yayıldığını kare kare anlattım, bu da bir çeşit film yorumudur. şunu söyleyeyim, film sanki polisiye bir diziyi andırabilir ki genelde senaryo sürücüyü bir cezelandırıcı, kanun koyucu gibi yansıtmış. senaryosu belki basit gözükebilir fakat kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan ama çok iyi araba kullandığı için leşlerin ortasında kalan bir sürücü ve göstergeleri çok afili duran impalasının başından geçen bir çeşit soygun hikayesi olarak yorumlanacak bir film değil. yönetmen, senaryodan çok sürücünün tabiatıyla ilgilenmiş bence, kimsenin fark etmediği garip bir tarkovski havası koymuş filmin içine. belki bu yüzden ''bu film ahım şahım bir film değil ama sebebini bilmediğim bir keyf aldım izledikten sonra'' yorumunu yaptırıyor seyircisine.
filmim son kısmındaki diyaloglar ve sürücünün yüz ifadesi sanki bu filmin devamı çekilecek havası verdi. umarım çekilir ve tekrar böyle uzun uzun keyifli yorum yaptırır bana. allahtan da yorum yapamıyor muşuz ha destan yazdık resmen. o değil de montunu 1 gün verse de takılsam, acayip hoşuma gitti.