Atatürk'ün gençliğe hitabesi'nde bahsi geçen hadisedir.
sanıyorum bugün, ülke iktidarının gençliğe hitabeye karşı savaş açmış olmasının da yegâne sebebi bu işaret edilen durum olsa gerektir.
haberlerde gördüm bu akşam;
katü'de bir öğrenci kızcağız yerel bir gazetede yazdığı köşe yazısında her öğrenciden alınan 100 TL harç ücretinin akibetini sorduğu için rektör tarafından dava edilip de yargılanmasında bir beis görülmüyordu.
başka bir grup öğrenci grup yorum konseri'ne bilet sattığı için üniversite çevresinde "siyasi propaganda yaptıkları" gerekçesiyle 1 ile 13 yıl arasında hapis cezası istemiyle yargılanıyordu.
istanbul üniversitesi öğrencisi bir başka grup da üniversite çevresinde slogan attıkları için "siyasi propaganda yaptıkları" gerekçesiyle "tutuklu yargılanmak üzere" mahkemeye sevkedilmiş.
hepsi tamam, kabul, amenna ve başım üzerine de bu son iki vak'aya çok takıldım arkadaş.
eğer ki üniversite çevresinde siyasi slogan, tezahürat ve/veya propaganda yapmak hapis cezasını beraberinde getirecek bir eylemse aşağıdaki linkte istanbul üniversitesi fen fakültesi kapısında kıçının kılcal damarlarını "tayyip" diye yırtanlardan kaç tanesinin tutuklu yargılandığını düşünebiliriz:
he ama burada "adalet" dediğimiz şeyin işleyişi nedir, ne değildir biliriz.
ve deriz ki;
"bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
ey Türk istikbâlinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
