erasmus anıları

entry7 galeri
    7.
  1. hollandanın nadir güneşli günlerinden birinde fırsat bu fırsattır deyip atladım bisikletime. niyetim güzel vlissingen sahilinden geçerek sahilin bittiği noktada başlayan, yeşilliği, içinden geçen mükemmel nehri, nehir üzerindeki adacıkları ve daracık bisiklet yolları ile bir doğa harikası olarak kabul ettiğim parkta bi sigara içip biraz da kafa dinlemekti.

    15 dakika sonra oradaydım. bisikletimi kenara bırakıp parkın en büyük adacığını karşıma alarak nehrin kenarındaki banka oturdum ve cebimden sigaramı çıkarıp keyifle yaktım. bir yandan da güneşli bir gündeki ülkem sahillerinin ve yeşilliklerinin kalabalık manzaralarının bilinç altıma verdiği dürtüyle "ulan niye insanlar gelip gezmiyor bu kadar güzel bir yerde, niye görünürlerde kimse yok. aklını siktiğimin hollandalıları" diye düşünüyordum.

    çok masum, sessiz ve sakin bu saklı bahçenin aslında bir fuhuş yuvası, güzel kokularıyla insanı mest eden ağaçların, çalıların ve bilimum bitki örtüsünün birer kamuflaj örtüsü olduğunu nerden bilebilirdim. 5 dakka oldu olmadı bisikleti ile oldukça yaşlı, ama giyimi kuşamı yerinde saçı başı bakımlı güneş gözlüğü takan bir amca yanıma gelerek flamanca bir şeyler söyledi. "english amca english" diyerek karşılık verince "ohhhş sorry nice guy, please forgive me" (ohhş pardon güzel çocuk, lütfen bağışla) dedi.

    ohhhş mu? nice guy mı? Hassktir orospu çocuğu noluyoz lan? Diye düşünsem de buralarda böyle konuşuyorlar herhalde deyip pek fazla aldırmadım. hem zaten pratik yapmaya gelmedik mi amk konuş işte bulmuşun ingilizce bilen bi amca. neyse ilk başlarda havadan sudan konuştuk, işte Türkiye aa güzel ülke, istanbul bayılırım, Antalya her sene giderim falan klasik muhabbetler, hollandayı nasıl buldun falan fişman. baktım muhabbet uzuyor buyurun oturun dedim. dememi bekliyormuş gibi hemen oturdu. bi süre, daha çıkmaya başlayamamış genç çiftler gibi beraber uzaklara baktık. sonra birden dönerek kendisini nasıl bulduğumu, dıştan nasıl göründüğünü sordu. inceden kıllanmaya başladım ama bi yandan da ipneliğe ihtimal veremiyordum amk. 60 yaşında oldukça zengin görünen düzgün bi adam lan. bunamıştır belki diyerek o sorusuna da cevap verdim. vermez olaydım. "sende çok yakışıklısın kaslısın şöylesin böylesin" demeye başladı. hemen akabinde benim göt te titremeye başladı. sağa bakıyorum kimse yok sola bakıyorum kimse yok, yatırsa beni oraya kas mas hikaye götürür beni amca o derece iştaha geldi pezevenk. son vuruşu ise çok daha kötü oldu. Gözlüğünü gözünden çıkararak:

    "erkek erkeğe denedin mi hiç?"

    orda altıma sıçtım sanırsam. yaklaşık bir ay önce yol verme tartışması yaşayıp annesinin orospu olduğunu iddia ettiğim amcaydı karşımdaki. demek takip etmişti beni bir ay boyunca ve tenhada yakalamış kesin sikicekti.

    Ağlamsı bir ifadeyle "noo ay ay ay do do dont yok di did didınt" dedim. bir yandan Türkiye'de kalan kız arkadaşımı, ve ertesi gün ona atacağım mesajı düşünüyorum.
    "seda, biz kardeşiz artık evlenemeyiz"

    ben titredikçe, korktuğumu belli ettikçe adam daha da tahrik oldu. "istersen gel deneyelim, ileride sessiz sakin bir yer biliyorum" dedi. yalvarır gibi, "nolur git nolur" der gibi baktım amcanın suratına. neyse allahtan anlayışlı adammış ısrar etmedi ve 100-150 metre ileride gördüğü başka bir erkeğin yanına doğru seğirtti bisikletiyle. derin bir ohhhh çektim. hemen bisikletime atladığım gibi uçarcasına uzaklaştım ordan. eve zor attım kendimi.

    sonra çok kızdım kendime niye ağzını yüzünü dağıtmadım diye. ama yabancı bir ülke ve böylesine dumur edici bir olay karşısında resmen eli ayağı tutuluyor insanın. bizim mahallede murat diye bir arkadaş var. olayı anlatınca "olm ilk sen sikip kaçsaydın lan, zerre kadar akıl yokmuş amk sende" dedi. sevgili antalyalı kardeşlerim, her sene antalyaya geliyormuş. 1.80 boylarında, parlak yüzlü, ince burunlu, kızıl saçlı, 60 yaşlarında bir herif. ben affettim, siz görürseniz affetmeyin.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük