barış manço

entry1709 galeri video44
    594.
  1. ölümünün 13. yılında rahmetle ve saygıyla anıyoruz barış abiyi;

    bunu yazmak için yanlış bir gün seçmiş olabilirim..... ama o gün bugündür...

    ölüm allah'ın emri demişti neredeyse kırk sene önce. göç vaktinden beri on üç sene geçti. her kim anarsa adını, acı tatsın istemedi. ama elde mi? 1 şubat 1999'da haberini alınca yaşadığım üzüntüyü hala yaşıyorum. erken gittin be barış abi. senin gibi adamlar az geliyor bu topraklara, geldiklerinde de çok yaşamıyorlar ki...

    şu an türkiye'de gençliklerinin orta demlerini yaşayan ve olgunlaşma çağlarının başlarında olan neslin hayatına damga vurmuş adam, sanatçı.

    çocukluğumuzu seninle geçirdik biz, ergenliğimizde şarkılarla tanıştığımız ve şarkı sözleri ezberlemeye kastığımız zamanlarda sen vardın en tepelerde, büyük genç adamlar genç kızlar olduk, halen dinliyoruz seni. büyük sanatçı olmak budur işte. ne güzeldir ki sana "abi" gibi samimi bir sıfatı yakıştırmışız, barış abi diyoruz kendimize yakın hissederek. nasıl hissetmeyiz ki, özüne ve geçmişine hakaret olurdu bu.

    çocukken pazar günleri kahvaltıdan sonra adam olacak çocuk açılırdı televizyon ekranında. tabir ettiğin şekilde adam olma gayesine o yaşta başlamıştık biz sayende. çocuktuk, fazla toyduk, en azından adam olmak nedir bunu öğrenmiştik, sayende abi.

    fazla çok yönlüydün sen barış abi. bir insan domates biber patlıcan diye şarkı yapıp bunu hafızalara nasıl kazıyabilir? düşününce çok saçma geliyor. ama sen kazıdın işte. "keşke hislerimi sana açıkça anlatabilseydim, sana deli gibi aşık olduğumu söyleyebilseydim, göz göze geldiğimiz o anda, sanki dilim tutuldu bir anda konuşamadım karşında" dizeleri sayende halen aklımızda barış abi. bu dizeleri yeri geldi mırıldandık, yeri geldi haykırdık platonik aşklarımıza isyan ederek.

    terk edenlerimize, terk ettiklerimize arkalarından gülpembeleri az mı söyledik biz abi? az mı "dudağımda son bir türkü, hala hep seni söyler, seni çağırır gülpembe" dedik. gülpembe kelimesini kazıdık hafızamıza bu şekilde, adını anacak cesareti bulamadığımız anlarda malum şahısların adı gülpembe oldu barış abi. ne de güzel bir isim olmuştu bu böyle. alkol masalarımıza meze ediyoruz şimdi seni bazen, umarım ayıp etmiyoruzdur barış abi.

    sevgiliyle birbirlerimizi allama pullama muhabbetinde düetlerde sen oldun hep abi. sevgili "alla beni pulla beni, al koynuna yar.." diye başlardı şarkıya; biz "senin için dağları deler, yol açarım" derdik, "saçlarına yıldızlardan taç yapayım yar, bir nefeste güneşleri söndüreyim yar.." derdik. sayende abi, sayendedir belki de edebiyata olan bu yatkınlığımız. sevgili "dağlar taşlar uçan kuşlar senin olsun yar" derdi, "gönlüm senden bir şey ister nasıl desem yar, alla beni pulla beni al koynuna yar" derdi, "yıldızlar yerinde güzel bırak dursun yar, saçlarımı ellerinle okşa yeter yar" derdi. normalde belki gövde gösterici erkek ile çıtkırıldım bayan muhabbeti gibi olan sözleri melodilerinle sen en tapılası seviyeye getirdin. yoksa biz nasıl iki ağız bir olup şarkının sonunda "alla beni pulla beni al koynuna yar, gözüm senden baskasını görmez oldu yar, gönlüm senden birşey ister nasıl desem yar" diyebilirdik ki?

    cumartesi günü okan bayülgen yalnızlar diskosu diye program yaptı, türlü türlü 80'lerden 90'lardan şarkılar gösterildi ekranda, seyirciler yalnızca kol düğmeleri'ni alkışladı abi. şu an kıymetin çok iyi biliniyor, çok özleniyorsun.
    0 ...