hayatın kenarından aşağıya doğru sarkarken, gördüğün küçük erkek çocuğu suratı, aldatmışlık, aldatılmışlık ve sefaletle kanlanmamış henüz ortalık.. bir de aynan var karşında, belki o anda bir su birikintisi, pis, kirli, suratın gibi kalbin gibi.. bir tabutun başında dua ediyorsun, gözlerinden yaşlar sessizce iniyor, herkes dua ediyor içinden, birisi bilinmeyene gidiyor..
anlıyorsun ki hayat aslında ölüme doğru yapılan ürkütücü bir yolculuktan ibaret, ne zaman o tabutta olacağını merak ediyorsun, oraya girdiğinde şu old and wise^ı söyleyeceğin birisi olacak mı merak ediyorsun..
her şey bitince geriye ne kalacak, ölünce ne düşüneceğim diyorsun..
ama aklının bir yerinde, hep o lanet yerde old and wise çalıyor..