kürt sorunu

entry653 galeri video4
    20.
  1. birkaç yıl öncesine kadar bir "kimlik" olarak görmediğim, bu şekilde kürtler ya da türkler veya aleviler, ermeniler diye görmediğim insan olarak hiçbir şekilde ayırmadığım insanlar.

    biz nereye gidiyoruz böyle? tek yaptığımız kimlikleri ortaya çıkarmak. türk, kürt, ermeni, laz.. nedir bu? birbirimizden bir farkımız olduğunu anlasam tamam diyeceğim ama? bir küçük çocuk bilir mi, arkadaşı ahmet'in kürt olduğunu? pas verirken mahalle maçında ve golden sonra ona sarılırken bunları düşünür mü hiç? emine lisede kendisini terk eden erkek arkadaşının arkasından ağlarken meryem'e sarıldığında sen kürt müsün diye sordu mu acaba?

    aynı işlerde çalışıyoruz, holdinglerin insansı olmayan her yanında kapitalizmi hissettiğimiz ofislerinde, fabrikada yanyanayız, tarlada.. beraber okuduk, beraber askerlik yaptık. ve aynı gemideyiz, gemi alabora olmak üzere küresel fırtınalarda. ve biz sam amca'ya sarılıyoruz gel bizi özgürleştir diye! haykırıyoruz umutsuzca karanlık denizin ortasında.

    neden kürtler onlar, ne oldu da bana onların kürt olduğunu öğrettiler, neden onlara türkler sizin düşmanınız diye öğretiyorlar, neden biz onlara kızgınız! veya türkler -ya da diğer taraf için- neden "kürt" olan birini yakın tehlike olarak adlandırıp, büyük resme bakmaya çalışmıyor; bizi bize düşürenin gizli olduğu resmin baş figürüne.

    ekonomik sorunların kaynağını oluşturduğu yapay bir tanımdı ilkin, feodal toplumların hastalığı olan toprakçılık, memleketçilik ile başladı belki sanayileşemeyen memleketimde.

    * askerliğimi doğuda yapmayı çok istiyordum, ki istemesem de yüksek ihtimalle böyle olacaktı. mardin'in kızıltepe ilçesine bağlı bir köyde, sınırda yaptım askerliğimi. diyarbakır'da, şırnak'ta bulundum görev süresince.

    hiç doğuyu görmeyenler belki bilmiyorlar, ama orada doğanın kanunlarının sağladığı acımasız düzen dışında insan eliyle yapılan pek bir şey olduğu söylenemez. en yakın sağlık ocağı 30 km bazen. lise falan yok zaten. ilçeye gidecen ağabey. tarım ve hayvancılık dışında, ilçe merkezlerinde işportacılık, kaçakçılık hakim. yani pek sevdiğimiz nihai özgürlük klişesi olarak gördüğümüz "kapitalizm" rakebeti körüklememiş oralarda, sermaye sahibinin insan ihtiyaçlarına göre arz yaratacağı ekonomik döngü anlaşıldığı kadarıyla burada kar edecek bir piyasa bulamamış. kürt kökenli, marmara'ya çağ atlatan özal'la başlayan atılım sürecimiz oralara pek uğramamış..

    köy enstitüleri'nde aydınlanan cumhuriyet vatandaşları olan köylülerimiz, ağanın, şeyhin, şıhın "bi bok olmadığını" anlayan "vatandaş" bilincine ulaşan sosyal adalet isteyen "insan"ın yetiştiği kurumlar kapatılınca eğitimli birey zaten terk-i diyar eylemiş..

    feodalizmin hükmettiği topraklardaki insanlarla, kardeşlerimle, vatanımın "daş"larıyla konuştuk, karşılıklı sigara içtik, alışveriş ettik, fotoğraf çektirdik, türkü söyledik.. ben hiç birinden "kürt olduğum için adam yerine koyulmuyorum, kimliğimde 'kürt' olduğum yazılı olsun, kürtçe resmi dil olsun" dediğini işitmedim. istanbul'u soruyorlardı sürekli, "bizim burada hiç bi bok yok" diyorlardı.. okuyamadıklarından, işsizlikten bahsediyorlardı, yoksulluktu onların derdi. aslında hiç birinin gözü yok istanbul'da, batı'da. ama iş yoktu orada, aş yoktu.

    evet bunun sorumlusu devletti, ama devletin bir piyasa düzeni vardı, bu piyasa düzeni kayıtsız şartsız teslim oldukları avrupa'dan dahi serbest bir piyasaydı. kapitalizm bizi her yönüyle evirdi çevirdi ve işte bu hala getirdi. oralarda sadece kürt kökenliler mi var, arap, süryani, türk yok mu? tabii ki var, edirne'nin köylerinde, yozgat'ın köylerinde, ardahan'ın köylerinde aynı sorun yok mu?

    evet artık böyle bir sorun var! birileri bizim sorunlarımızı iktisadi olarak algılamamamız için elinden geleni yaptı ve biz bize yabancılaştık. artık birimiz kürt diğerimiz ermeni, rum, türk, arap..

    bu sorun hala yapay bir anlamda bakabilene, ama artık öğrendik! toplumsal eşitlik, tam demokrasi, ifade özgürlüğü isteyen fikir babaları ne diyor? barzani, talabani ve öcalan bizim liderimiz!! sorun artık gerçekten var çünkü biz kandırıldık, kandıkça bunlara başkalarının işine gelmesini umursamakdık. oysa başlangıçta benzerliklerimizi yüceltiyorduk ancak artık farklılıklarımızı körüklüyoruz.

    özelleştirme ile, serbest ötesi piyasa koşulları ile, şeyhlere, ağalara, cemaatlere, tarikatlara bırakılmış sosyal düzenlemelerle, eğitimle, küreselleşme ile, etnik kimlikçilikle, türk-islam, kürt-islam sentezciliği ile lümpen milliyetçilikle bu sorunlar çözülemez, benzer diğer sorunlar gibi.

    önce sorunu salt güvenlik boyutu ile ele almak ile yaptık hatayı ya da kimlik'le alakalı olarak. insan hayvan'la ilk üç basamakta eşittir. yer, içer-güvenli bir şekilde barınır- ve yeterince büyüdüğünde çiftleşir ve aile sahibi olur. sonra kimliği olur. bu kimlik feodal din tarım toplumlarında dindi, mezhepti, doğduğu topraktı, coğrafyaydı. sanayi toplumlarında "vatandaş" oldu, sermaye sahibi ya da işçiydi. ama biz iş vermeden, sanayi toplumunu kapsayan bir biçimde kimlik veremeden, ve hatta aş veremeden, ve hatta başlık parası, yoksulluk nedeniyle eş veremeden "kimlik" vermeye kalktık. iyi bok yedik!

    soruna artık bölgesel olarak bütün emperyelizm müdahil, artık sadece bizim öngörülerimiz ve politikalarımız geçerli değil ve bu boyutu ile de iyimser olmak gelecek açısından pek mümkün değil...
    1 ...