söz konusu kitap olduğunda sonuna kadar katıldığım bir önermedir. kitap çevirisi çok meşakatli çok zor bir iştir. iki dili de bilmek yetmezi yazarı da çok iyi tanımak gerekir. o kitabın ruhunu anlamak gerekir.
bir kitabı, bir kullanma kılavuzunu çevirir gibi çeviremezsin. adam montunu alıp çıktı cümlesiyle montunu alıp çıktı adam cümlesi arasında ilk başta çok fark yokmuş gibi görünse de edebiyata, kitaplara gönül vermiş biri için çok fark vardır. tüm kitap boyunca buna benzer cümlelerdir yazarın üslubunu yaratan.
can yayınları, bankaların(iş, yapı kredi) yayınları, iletişim yayınları çevirilerine genelde güvenebileceğiniz yayınevleridir. çevirmenin adına da bakmak onu da yazar ve kitap kadar araştırmak gerekir esasında bir kitabı alırken.
iki örnekle açıklayayım yayınevi ismi vermeden;
kafka' nın dönüşümüyle ilgili bir yayınevi; insanın toplumdan dışlanmasına karşı bir eleştiridir derken, kafka' yı tanıtmak amacıyla basılmış bir kitapta dönüşüm adlı eserinde kafka' nın 3 şeye karşı çıktığını ve bunların: kapitalizm, baba otoristesi, toplum baskısı olduğu söylenmiştir. romanı düzgün bir çeviriden okuyunca kendiniz akrar verirsiniz hangisinin doğru olduğuna ya da belki de ikisinin de yanlış olduğuna.
dünyanın en çok okunan kitaplarından küçük prens de atatürk ile ilgili bir bölüm vardır -ya da olduğu iddia edilir çünkü kimi yazarlar bunun atatürk olamdığını söylemişlerdir ama bence kesinlikle atatürk' tür bahsedilen- 9 farklı çeviri vardır yaklaşık. kimisi diktatör, kimisi atatürk, kimisi büyük türk düşünürü, kimisi astığı astık kestiği kestik bir lider... vb. ifadeler kullanılmıştır. işte bu derece önemlidir çeviri.