tanrıyı arama ihtiyacı, o "ihtiyacı" insanın içine koyanın bir kanıtıdır. hiçbir "ihtiyaç" gözle görülmez, onlar software gibidirler. insanın "seks" ihtiyacı da gözle görülebilen bir şey değildir. ama ortaya "bebek" gibi elle tutulur gözle görülür bir sonuç çıkartır.
insanın içindeki her dürtü, "oluşturulmuş" dürtülerdir. hiçbir insan doğduğu zaman konuşamaz, ama o yetenek onun içindedir, ve bir süre sonra bunu zaten öğrenecektir. demek ki "tanrıyı arama ihtiyacı" da insanın içerisinde mevcut olmalıdır. nefs denilen şey insanda tanrıya karşı konulmuş bir anti tez faktördür. insan birisinden birisine tabi olacaktır, ama nefse tabii olduğunda bile, diğer dürtü hiçbir zaman yokolmayacak "acaba var mı lan, sonra beş babalara gelmeyelim de" düşüncesi kendini arada bir belli edecektir.
nefs çok enterasan ruhani bir organdır, hem kendisinin en büyük olduğu iddiasındadır, ama bundan tam emin olamadığı için de devamlı olarak "kendisinden daha büyük bir mevkii nin bir tehdidi olup olmadığını" kontrol etme gereğini duyacaktır. tanrıyı arama olayı da işte buradadır...nefs kendine göre bir delil bulur ve "hah iyi yokmuş, demek ki en büyük benim" der.