tinercinin ağzın felaket kokuyor demesi

entry1 galeri
    1.
  1. tinercinin, hoş bir sohbetin ardından, "ağzın felaket kokuyo arkadaş" demesi.
    dün akşam, saat 8.30 sularında, beşiktaş tan -işten çıktım- eve gelicem. durağa gider gitmez geldi 29c. atladım ben de. siyah polar, siyah bere, siyah ta bir atkı var boynumda. hafiften sakallar da yok değil tabi. yani anlıycağınız ağır abi takılıyorum. arkaya doğru yürüdüm. yeşil otobüsteyim. otobüsün en arkasının bir önündeyim. yani yüzünüzü arka kapıya döndüğünüzde ben sol taraftayım. halk içerisinde ters taraf diye de geçer. üstü başı hafiften yırtık olan, elinde beyaz mendil gibi bişey olan biri oturuyodu orda. ben de oturdum yanına. otobüs hareket ettikten kısa bir süre sonra kendi kendine konuşmaya başladı. "efendim" dedim ben de. eliyle bi önümüzdeki koltuğu göstererek (en arka koltuğu yani):

    - şurda sevişiyolardı, (o diğer tabiri kullandı tabi) tam yanımda. ben de baktım. kim olsa bakar. sonra koduğum (bu iki kelime arasında bi kelime daha var *) rahatsız oldu kalktı, şoföre söyledi. o da attı beni otosbüsten. tinerciyiz ya.
    + oç. (evet sadece bunu söyledim çünkü konuşmasını bitirdikden sonra bana baktı tip tip. benim ki de yavaştan attı *)
    - biz tinerciyiz ya. rahatsız oldu bizden. onlar sevişiyolar orda, onları atmıyo. bizi atıyo yavşak.
    + öyle abi. (korktuğumu belli etmemek, onunla aynı taraftaymışım gibi gözükmek için)
    .
    .
    .
    biraz daha böyle konuştuktan sonra oturduğum yeri falan sordu, sonra ben onunkini sordum. sormasam döver diye düşündüm. davranışları, konuşması falan da elindeki beyaz mendilden(!) olsa gerek, pek normal değildi. arada yanındaki pet şişedeki suyla ıslatıyodu o mendili. her neyse, elele sıkışıp tanıştıktan sonra tam olarak şu konuşma geçti aramızda:

    - senin ağzın çok felaket kokuyo ya.
    + hadi ya. (böyle iki kelime olmasına bakmayın verdiğim cevabın. nasıl sarsıldım varya o an! hafif te sırıttım ama o çaresizliğin yüzüme vuruşuydu)
    - valla felaket kokuyo.
    + kahvaltının üstüneyim ya zaten. (yeter a.k. yeter... * hayır kahvaltının üstüne değilim aslında, akşam yemeği de yemiştim. yemiş miydim gerçekten? 2 poğaça yedim işte ya sabahtan kalan canım, yemiştim yemiştim)
    cebinden alimünyum folyaya saryılı bişey çıkardı, helvaydı.

    - al, dedi.
    + abi ben helva sevmiyorum ya. harbiden bak. (cidden sevmiyodum ama, evde yapılanına bayılırım ama hazır helvadan pek haz etmem)
    - .. (söylemedi bişey, güldü sadece)

    maslak ta indi otobüsten. inerken bişey söyledi ama küfür mü etti, güle güle mi anlamadım. ben de hacıosman da indim. marketten, bundan sonra yanımdan hiç eksik etmeyeceğim ferahlatıcı sakızdan aldım. bu da böyle bi anımdı işte.
    0 ...