hakkindaki bilgilerimizi tazelemek, anlatilara degil dogrudan kurana gitmek zorunda oldugumuz kavram/varlik.
seytan deyince zihnimizde hemen bir "kotuluk tanrisi" olusuyor. zahhak gibi, ehrimen gibi, apophis gibi, iskeletor gibi, shredder gibi, melodramlardan ve cizgi filmlerden firlayan bir "kotu" tasviri canlaniyor zihnimizde. oysa seytani iyi tanimaliyiz. "kotuyu ne kadar kotulersen o kadar iyi" zihniyeti bizi onlari "kotulugun tanrisi" konumuna getirmemize yol acabilir ki bu dogru olmaz.
kendisi allah korkusu olan bir varliktir, bunu enfal-48'de soyluyor: "ben sizin görmediğiniz şeyler (melekler) görüyorum. ben allah'tan korkarım."
mantikut tayr'da gecen bir hikaye ise bize bambaska bir bakis kazandirir. bir adam seytani gorur, ve seytan cok yakisikli, cok nazik ve efendidir. ona hayretle sorar, "ben hep seni igrenc, orasindan burasindan pislik akan, cirkin ve rezil bir canli sanardim, hic oyle degil missin..." seytan cevaplar: "sen beni hep dusmanlarimin anlatimlarindan dinledin, gercegi merak edip beni tanimadin ki..." buradan olayi abartip yezidilik'e, veya "seytanin insana secde etmemesi aslinda onun tevhid inancinin kuvvetindendi, zira o kovulmak pahasina dahi allah'tan baska kimseye secde etmemeye yemin etmisti" gibi onu olumlayici tasavvufi yorumlara gitmeyi dogru bulmamakla birlikte onu "pur kotu" olarak tasvir etmeyi de dogru bulmuyorum.
zira onu 0-1 araliginda 0'a oturtursaniz ondan daha kotu olan insanlara biceceginiz rakam kalmaz. onu en azindan 0.2'ye filan koyun ki allah'tan korkmakta seytan kadar dahi olamayan insanlarin imani icin 0-0.2 araliginda bir yer kalsin.
kendisine buradan selamlarimi yolluyorum, umarim hakkindaki bu guzel cumlelerimden sonra bana bir daha asla dalasmaz, kardes kardes yasayip gideriz. canim benim. hep uzak dur e mi? arayi iyi tutmak lazim, musallat oldu mu adami yakmaktan baska careniz kalmaz. lan? ortacag karanligi!!!
ha bir de seytanin avukati'nin o vurucu final sahnesinden de biliriz ki en sevdigi gunah kibirdir.